Bugün 12 Mayıs…
Bugün sanki, Aralık ortası Çin’in Wuhan kentinde bir egzotik deniz ürünleri pazarında patlak veren, ardından tüm dünyaya yayılan “Covıd-19” salgının yaralarını sarma günü…
Covıd-19’u kimimiz ayakta geçirdi…
Kimi ateş, öksürük, boğaz ağrısı, öksürük, ishal şikayetleri ile sağlık kuruluşlarına başvurdu.
Kiminin hastaneye yatması gerekti.
Kimi hafif, kimi ağır atlattı…
Kimi ertesi günü göremeden gözlerini yumdu…
Ama şimdilerde, adına yeni normalleşme denen sürece olanca hızıyla hazırlanıyoruz…
Gün geçmiyor ki; yurt dışı sınırlar kaldırılmasın, oteller rezervasyon kabul etmesin, düğünler organize edilmesin, okullar açılmasın, berber ve kuaförler, güzellik salonları faaliyete geçmesin,…
Peki ülke olarak ne kadar hazırız biz buna?...
Gelin bu soruya Halk Sağlığı Uzmanları Derneği(HASUDER)’in 25 sayfalık yoğun içerikli son raporunda yanıtlar arayalım…..
Sizin için kısa notlar aldım…
“Rapor, 1 Aralık - 5 Mayıs tarihleri arasında Yeni Koronavirüs Hastalığı (COVID-19) nedeniyle dünyada 3.517.345 olgu olduğuna, 243.401 ölüme vurgu yaparak başlamakta. 15 gün boyunca olgu ve ölüm sayılarında açıklanan düşme trendine bağlı olarak toplumda “Yeni Normalleşme” ile ilgili mesaj ve beklentilerinin artmasına değiniyor ve 56 günlük uzman değerlendirmesi yapıyor.
Metinde; yaşa, cinse özel ölüm dağılımları, tanı testlerinin amacına uygun risk değerlendirmesi ve R0 denen bulaştırıcılık oran dahil olmak üzere hayati veriye şeffaf erişimin önemini hatırlatarak, halk sağlığı uzmanları temaslı takibi, klinik süreçte olup bitenler, karantina izolasyon ek bilgilerine duydukları ihtiyacı dile getirmekte, gün gün ilan edilen “Sağlık Bakanlığı” panosunu halk sağlığı penceresinden yeniden yorumlamaktadır.
Yeni pencereden sunulan verilere şöyle bakarsak; 22-26 ve 27-31 Mart periyotlarında yüksek olgu büyüme oranın 1-5, 6-10 ve 11-15 Nisan tarihleri arasında azalarak 1’e yaklaştığını, 16-20 Nisan’dan itibaren de 1’in altına düştüğü grafikte görebilirsiniz…
Hatta polemik konusu olan ölüm oranlarına getirdiği yorumu da okuyabilirsiniz.
Günlük ve toplam ölüm sayılarının zamana göre dağılımını kritik eden HASUDER raporu; COVID-19 ölümlerinin 01 Nisan’a kadar günlük 50 ölümün altında olduğunun, bu tarihten itibaren en yüksek değerine (127 ölüm) 19 Nisan’da ulaştığının, 05 Mayıs’ta düşme trendi devam etmekte olduğunun altını çizmekte. Ölüm oranlarımızı diğer ileri Avrupa ülkeleri ile kıyaslayan grafik var ki; Türkiye’nin 2.69 oranı ile en iyi ülke konumunda olduğunu görmek şüphesiz sevindirici olur.
Ama çok da sevinmeyim derim…
Raporun ilerleyen bölümleri ülkemizin hala yüksek riskli olduğunun ısrarla altını çiziyor, uyarıyor ve çözümler getiriyor;
1. Ülkemizde PCR+ olgu ve ölüm sayıları ve enfeksiyon hızı bu dönemde azalma sürecindedir. 2. Ülkemiz için saptadığımız risk düzeyi “Yüksek risk” kategorisidir.
3. Salgını kontrol altına alabilmek için önceden alınan önlemlere ek olarak 30 Büyükşehir ve Zoguldak’da hafta sonları sokağa çıkma yasağı uygulanmıştır.
4. Ülkemizde salgını epidemiyolojik boyutlarıyla değerlendirebilmek için yeterli veri paylaşımı yapılmamıştır.
5. Ülkemiz’de olgu ve ölüm sayılarının klinik ve epidemiyolojik bağlantılı olguları içermemesi, salgın çözümlemesini sorunlu kılabilme potansiyeli taşımaktadır.
6. Ülkemiz karşılaştırdığımız DSÖ Avrupa bölgesi ülkelerinden daha az incinebilir bir demografik yapıya sahiptir.
7. Ülkemizin uyguladığı test yapma stratejisinin kapsayıcılığı karşılaştırılan diğer ülkelere göre daha düşüktür.
8. Sağlık insan gücü kaynağı yoğun bakım yatağı sayısına göre yetersizdir.
9. Sağlık hizmetlerinin planlaması ve sunumunda kimi sorunlar yaşanmıştır. Temel sağlık hizmetlerinin sunumunda aksama yaşanmış olma olasılığı yüksektir.
10. COVID-19 hizmetlerinin özel sektörden alınmasında finansman ile ilgili kimi sorunlar yaşanmış, kapsayıcılık genişletilmiş olsa da tümüyle çözülememiştir.
11. Pandemi ile mücadelede alınan önlemlerin kapsamı karşılaştırılan ülkelere göre daha sınırlı tutulmuştur.
12. Ülkede salgın seyrine ilişkin bir risk değerlendirmesi yapılmamış ve/veya paylaşılmamıştır.
Çözüm Önerileri;
1. PCR- BT+ ve/veya klinik olarak uyumlu olgularla ilgili epidemiyolojik verilerin, sürveyans bilgilerinin paylaşılması önerilir.
2. Akademisyen ve uzmanlara yönelik olarak salgınının tüm özelliklerinin analiz edilmesine uygun bir veri paylaşımı politikası yürütülmelidir.
3. Süreç yönetiminde toplum ve temsilcilerinin katılımının sağlanmasına özen gösterilmesi önerilir.
4. Salgın ve toplumun salgına ilişkin tutum-davranışlarının analizinden elde edilecek kanıtlarla sürecin yönetilmesi, yeni normale dönüş planlaması önerilir.
5. Olası yeni dalgaya karşı yoğun bakım için yeterli sayıda sağlık insangücü yetiştirilmesi planlanmalıdır.
6. COVID-19 tanılama sürecinde, başvuranın ödeme yapması gereken durumlar da ( tanının COVID-19 olarak belirlendiği durumlar) ödeme kapsamına alınmalıdır.
7. Yüksek risk nedeniyle koruma ve kontrol önlemlerinin titizlikle uygulanmaya devam edilmesi gerekmektedir. Önlemlerde gevşeme uygulamaları için erken olduğu düşünülmektedir.
8. Risk değerlendirmesi dinamik bir süreç olup bir uzman topluluğu tarafından değerlendirme yapılmalı, eldeki veriler ve bilgiler arttıkça değerlendirme güncellenmeli ve raporları paylaşılmalıdır.
Daha yolumuz var can dostlar,,,
Aman tedbiri elden bırakmayalım; maskesiz dolaşmayalım, sosyal mesafeye uyalım, elimizi en az 20 sn su ve sabunla yıkayalım ve biraz daha evde kalalım.
Ne olursunuz!
Kaynak:file:///C:/Users/dell/Desktop/HASUDER%20Yeni%20Koronavirüs%20Türkiye%2056.Gün%20Değerlendirmesi,%20HASUDER%20Grubu%20%20ile%20paylaşım[3159].pdf