Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesinin 14 Mart Tıp bayramı etkinliklerinin olmazsa olmazı “Beyaz Önlük Giyme Töreninde”, tıbbiyeli yeni yetmeler, biricik aileleri, yakın akrabaları, onları kendi canlarından çok seven hocaları ile hep bir aradaydık, bu yılda…
Öyle coşkulu, öyle heyecanlı idi ki tören anlatamam….
Biz 88 girişlilerin, 30 yıl öncesinden bahsediyorum, yani ihtilal sonrası dönemde, hiç böyle törenleri olmadı.
Olamadı demek daha doğru, yazık!…
Boğucu yurdum atmosferinde size biraz sonra ilan edeceğim doygunlukta, incelikte, duyarlıkta, ve donanımda deneyim aktarımı da olmadı, olamadı, ne yazı ki!….
Tören kentin önde gelen simalarına ev sahipliği yaptı adeta. Her birinden kendi dillerinden farklı farklı konuşmalar dinledik ilgiyle…
Ama var ya, hiç biri bana bu kadar tesir etmedi
Tıp Fakültesi dekanı “Prof. Dr. Osman Özdel’in” konuşmasını takdirlerinize sunuyorum...
Sayın hocamın, ülkemdeki tüm tıbbiyelere açık mektubu var belli ki, işte o mektup….
“1919’un Mart’ında işgal İstanbul’unda Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane’deki işgalcilere karşı ayaklanmak ve okulu kurtarmak için çareler arayan öğrenciler, okulun kuruluş yıl dönümü olan 14 Mart’ı topluca kutlamaya karar verdiler. Tıbbiye 3. sınıf talebesi olan Hikmet Bey önderliğinde büyük bir gösteri yaparak okulun iki kulesi arasında çok büyük bir Türk bayrağı astılar. İşgal kuvvetleri çok şaşırmıştı, İstanbul’da böyle bir olay nasıl gerçekleşirdi? Ve derhal bu duruma müdahale ettiler ama durduramadılar. O bayrak asılmış, kıvılcım çakılmıştı. Değerli misafirler, işte bizler bu talimin temsilcileri olarak her yıl 14 Mart’ı kutluyoruz. Geçen yılki 14 Mart’a yüreğimiz yaralı girmiştik. Kırk beş bin üzerinde vatandaşımızı yitirmiş, iki yüzün üzerinde sağlıkçımızı şehit vermiş, yüzün üzerinde hekimi ve hekim adayını bu deprem felaketinde kaybetmiştik. Geçen sürede acımalarımızı dindirmeye, yaralarımızı sarmaya çalıştık. Kıymetli misafirler son yıllarda yaşadığınız Pandemi ve depremler bize göstermiştir ki sağlık çalışanları ve özellikle de hekimler bu toplumun can simididir. O nedenle de hiçbir koşulda şiddeti değil takdir edilmeyi, omuzlarda taşınmayı hak etmektedirler. Çok değerli hocalarım işte sizler büyük emeklerle bu takdir edilecek genç meslektaşlarımızı yetiştirmeye çalışıyorsunuz. Türkiye’de her yıl on beş bin öğrenci fakültelerden mezun olmaktadır. Yaşadığımız felaketler bu öğrencilerimizin eğitimlerini aksatsa da sizlerin cansiperane gayretlerinizle eksikleri tamamlamaya çalışılmıştır. Öğrencilerimiz sizlere minnettardır. Bildiğiniz üzere Türkiye’de yüz yirmi sekiz tıp fakültesi vardır. Bu yüz yirmi sekiz tıp fakültesinden ancak kırk tanesi akreditedir. Ve bizim Fakültemiz de 2011 yılında akredite olan sekiz fakülteden biridir. Bu yıl büyük bir gururla tekrar üçüncü kez reakredite edilmiştir. Bu her birinizin büyük başarısı sayesinde olmuştur. Emeği geçen başta siz hocalarımız olmak üzere her bir personelimize minnet ve şükranlarımızı sunuyorum. Burada özel bir parantez açarak Büyükşehir Belediye Başkanımıza bir teşekkürü, borcumu huzurunuzda ifade etmek isterim. Türkiye’de çok az fakültede simüle hasta eğitimde kullanılmaktadır. Sayın Başkanım, büyükşehir tiyatro oyuncularını fakültemizde görevlendirerek bize bu olanağı sağlamıştır. Bu eğitimimizi en üst düzeye çıkaracak önemli bir gelişmedir. Kendilerine huzurlarınızda teşekkür ediyorum…
Sevgili öğrencilerim, yaşadığımız tüm zorluklara rağmen sorunlara çok yönlü bakış açısıyla çözüm odaklı yaklaşabilen içinde bulunduğunuz toplumun değişen sağlık gereksinimlerini analiz edip, elde ettiği sonuçları uygulamaya dönüştürebilen tüm sorunların üstesinden gelebilecek, bilgi, beceri ve uygulamaya dönüştürebilen donanımla yüklenmiş güncel gelişmeleri takip eden, araştıran sorgulayan aynı doktor “Hikmet Boran” gibi gerektiğinde her türlü zorluğa ve zorbalığa karşı durabilen, büyük Atatürk’ü gerçekten anlayan hekimler olmanızı her konuşmamda ifade ediyor ve sizden istiyorum. Beni yanıltmıyorsunuz. Saygıdeğer davetliler, bugün özel teşekkürüm daha var. Bu teşekkürüm de; bize her koşulda bize desteğini gösteren, her türlü alt yapımız ve teknik donanımımızla Türkiye’deki iddia ediyorum en iyi fakültelerden birisi olmamıza yardımcı olan çok kıymetli sanayicilerimize, iş adamlarımıza, hayırseverlerimizedir. Kendilerine çok özel minnet ve şükranlarımı sunuyorum. Bu duygularla 14 Mart Tıp Bayramı’nızı kutluyor, önlüklerini giyecek olan genç tıbbiyelilerin gözlerinden öpüyorum. Tabi ki onları yetiştiren ailelerine ayrıca saygı ve minnetlerimi sunuyorum.
Her birinize katılımlarınızdan dolayı teşekkür eder, saygılarımı sunarım.”
Evet gençler, Tıp Bayramımızı bu ruhla yaşamaya ve yaşatmaya hazır mısınız?