YouTube'da bir video var, 14 dakika Avustralyalı bir genç Kuranı Kerim’le nasıl tanıştığını anlatıyor. "Annem babam ayrılmişlar ve köpeğim ölmüştü üniversite ilk yılımdı. O sene çok yakın bir arkadaşım da hayatını kaybetti. İşte bundan sonra bazı soruları kendime sormaya başladım . Ben neden buradayım, hayatın gayesi nedir, sabahları neden uyanıyorum, niye hep kendimi yoruyorum ve boşuna mı yaşıyorum. Çözemediğim bu sorulardan sonra dini bir arayışa geçtim. Tabi önce hıristiyanlığı inceledim bir kilise kampına katıldım, orada Tanrı'nın beni çok sevdiğini söylüyorlar fakat sorularıma herkes ayrı bir cevap veriyordu. İncil'i ellerine alıp işte cevap burada diyemiyorlardı. Sonra Musevilik, Hinduizm, Budizm hepsini araştırdım bir arkadaşım dedi İslam'a baktın mı, dedim onlar çıldırmış terörist onlar fakat yine de kendimi bir camide buldum.
Sorduğum sorulara ellerindeki kitaptan cevap veriyorlardı. Evime gittim Kuran'ı okumaya başladım bir hikaye kitabı olmadığını hissettim sanki biri bana ne yapmam gerektiğini söylüyordu.
Çok etkilenmiştim. Müslüman olmaya karar verdim ama Tanrım dedim bana bir işaret ver beklediğim hiç bir şey olmadı. Hadi büyük bir işaret değil küçük bir şey olsun mesela şu perde hafif sallansa bir kuş geçse kesinlikle hiç bir şey olmadı. Biraz ümitsizce önümdeki Kuranı Kerim'in kaldığım sayfasını çevirdim baştaki ilk ayet “Ey işaret arayan kullarım yerlerde ve göklerde, gece ile gündüzün ard arda gelmesinde, yağan yağmurlarda düşünen insanlar için çok işaretler vardır” işte o anda Tanrıya karşı kibrimden utandım gerçekten her taraf işaret doluydu. Fakat ben göremiyordum ve o anda müslüman oldum.”
Evet başka inanç sahibleri Kuranı Kerim’le tanışıyor okuyor inceliyor düşünüyor bizler ne zaman kendi kitabımızı anlayarak kendi dilimizden okuyup tanıyacağız.