Okullarda bize bitkilerin fotosentez yaparak kendi besinlerini ürettikleri öğretilir. Gelin bu besinin nasıl üretildiğine bakalım. Elimize aldığımız bir yaprağı ezdiğimizde parmaklarımız yeşile boyanır. İşte bu yeşilliği veren maddeye Klorofil diyoruz. Klorofil 4 maddeden oluşur karbon hidrojen oksijen nitrojen ve bu madde bir gıda fabrikası gibi çalışır. Öncelikle güneşten ışığı alır, bitkinin kökünden suyu alıp hidrojen oksijen ve Atp denilen bir enerji deposu yapar. Sonra da ürettiği oksijeni tüm canlılar için havaya verir. İşte bu klorofil isimli maddenin yaptığı fotosentezin birinci basamağıdır. İkinci basamakta ise bizim için zehir olan karbondioksiti havadan alır ve şeker üretir. Bu şekerin bir kısmını nişasta karbonhidrat protein yapar. Hem hava temizlenir hem insanlar ve hayvanlar için gıda yapılır. Bu olağanüstü olayın birinci basamağının formülünü bulan Bilim Adamı Calvin kimya dalında Nobel ödülü almış. Formulü bulmak bile ödüllük ise bu olayın yaratıcısına nasıl bakmak gerekir. Bu mükemmel olay kendi kendine oluyor diyebilirmisiniz?
Yoksa Klorofil mi işletiyor bu kusursuz sistemi. Elbette bilinci olmayan maddeler bu mükemmel sistemi işletemezler. Bediüzzamanın dediği gibi kainatı kim yarattıysa baharı kim yarattıysa ağaçları da bitkileri de çiçekleri de O yaratmıştır. Fotosentez de O’nun emriyle oluyor.
Bilimsel açıklamalar maalesef Allah’la aramızda kalın bir perde oluyor. Tabi bilim olayı tesbit eder kararı bize bırakır. Bunu tarafsız kalmak adına yapar fakat aynı zamanda Yaratıcıyı görmemize de perde oluyor. Günümüzdeki geçerli bilim felsefesine dikkat etmek gerekir. Sanki satır arasında her şey kendi kendine oluyor der gibidir. Şeytan şu şundan oluyor bu bundan oluyor diyerek Allah’ı unutmamıza neden oluyor. Elbette Allah her şeyi bir sebeple yaratıyor meyve için ağacı, ağaç için toprağı sebeb yapıyor. Anne Baba çocuk için bir sebeb oluyor. Dünyayı sebebler perdesi ardında idare ediyor. Dünya imtihan dünyası olduğundan kendisini gizliyor çalışıp düşünerek bizim O’nu bulmamızı istiyor.
Aslında biraz düşündüğümüzde O’nu bulabiliyoruz. O her yerde olan bir meçhul. ”Mahiyeti meçhul mucizatıyla malum olan Kudreti Ezeliye”dir O. Deniz altında yavru balık annesine sorar su nerede? cevap şöyledir sudan başka bir şey yok ki. Allah her yerde hazır ve nazır zamandan mekandan münezzehtir.
Fakat günlük bir bakıma ezbere yaşadığımız hayat düşünme zamanını bize vermiyor. Geçim derdi, kariyer, statü iş güç trafik düşünmeye vakit bırakmıyor. Hadiste bir saat tefekkürün bir yıllık ibadetten hayırlı olduğu bildirilmiş. Kendimize derin düşünecek müsait bir zaman dilimi ayıramıyoruz. İnsanların çoğu hasta yatakta veya bir musibet anında ancak derin düşünebiliyor. Ancak başına bir sıkıntı bela gelince aklı başına geliyor. Sebepleri yaratanın Cenab-ı Hak olduğunu Onun izni olmadan bir yaprağın bile düşmeyeceğini bir an için bile unutmayalım sebebler ne kadar gösterişli ve parlak olsa bile. Evet ”Bir köy muhtarsız olmaz, bir iğne sahibsiz olmaz, bir saray ustasız olmaz biliyorsun nasıl şu nihayetsiz muntazam kainat hakimsiz olur” Bir iğne bile kendi kendine olamazken şu olağanüstü kusursuz sistem elbette İlahi bir kudretin iradesiyle meydana gelmiş ve ancak Onun gücüyle ayakta durmaktadır. Vesselam