Merhaba değerli okurlar, düşündükçe işin içinden çıkamadığım bir hafta oldu. İrademize alenen el koyuyorlar ve tehdit ediyorlar. Sonucunda ne oluyor?
Geleceğimize olan ümidimiz yok oluyor. Bu olanların bir strateji ürünü olduğunu sananlar varsa gerçekten acilen tedavi olmaları gerekmektedir. Çünkü onlar da bilmeden geleceğimize kast ediyorlar.
İPOTEKLİ OY VAR İSTER MİSİN?
Öncelikle irademize el koydukları asıl kısımdan başlayalım. Ben hayatımda bu kadar stratejisi yanlışlarla dolu şekilde seçime giren muhalefet ne gördüm ne duydum. Tek aday konusundaki ısrarı anlayabilen varsa ne olur anlatsın. 2018 cumhurbaşkanlığı seçimini hatırlarsanız 6 aday seçime girmişti. (Doğu Perinçek, Muharrem İnce, Meral Akşener, Selahattin Demirtaş, Recep Tayyip Erdoğan, Temel Karamollaoğlu) Bunların hepsinin amacı iktidarı Recep Tayyip Erdoğan’dan almaktı. Aslında 5 aday 1 adaya karşı yarıştı. Neredeyse her ideolojiden ve görüşten seçmenin oy atabileceği 5 adaya karşı %50’nin altına düşüremedikleri Recep Tayyip Erdoğan’ın karşısına bu kez 1 adayla çıkmayı kafalarına koymuşlar. Asıl mevzu zaten seçimin 2. tura kalmasıyken daha 1. turda %50’nin altına düşüremedikleri Recep Tayyip Erdoğan’ı nasıl bu seçimde 1 adayla yenmeyi düşünüyorlar?
Sizlere samimi olarak soruyorum: Muhalefetin çıkartacağı adayı seçmenlerin %50’sinden fazlasının destekleyeceği garanti mi? Sadece yakın çevremde bile Kılıçdaroğlu, Yavaş ve İmamoğlu’nun adaylığını baz aldığımızda bile en az 1 adayı desteklemeyecek kişi sayısı çok fazla. Kılıçdaroğlu’nu destekleyen Yavaş’ı desteklemiyor, Yavaş’ı destekleyen İmamoğlu’nu desteklemiyor. Bu denklem böyle uzayıp gidiyor. Muhalefet bizim oylarımızı cepte mi görüyor? 2018 seçiminde 2 parti 1 aday üzerinde anlaşamamışken şimdi mi anlaşacak? Hadi anlaştı diyelim o aday garanti olarak seçimi kazanacak mı? Biz de gidip o adaya paşa paşa oyumuzu verecek miyiz? Samimi olarak cevap verin içinize böyle bir şey siniyor mu? Normalde adaylar oy toplamak için seçmeni ikna eder, biz oyları hazırlamışız ama partilere aday beğendiremiyoruz. Bunda bir gariplik yok mu?
BAŞKA BİR İSTEĞİNİZ VAR MI?
Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu’nun söylediklerini sineye çekmeye hazır mısınız? Ak Parti’den kurtulmak istiyorsanız bize mahkumsunuz, istediğimizi vereceksiniz diye ima ederek hepimizi tehdit ediyorlar. Neymiş? İstediklerini vermezsek masadan kalkacaklarmış ve muhalefet seçimi kazanamayacakmış. Ne yapacaksınız muhteşem ikili soruyorum size: İstediğinizi vermezlerse Ak Parti’yi mi destekleyeceksiniz? Seçimi boykot mu edeceksiniz? Bu ülkedeki hiçbir siyasi parti ne seçmeni ne de ülkenin geleceğini böyle tehdit edemez. Birazcık haddinizi bilin. Siyasi geleceğinizi garanti altına almak için ülkenin geleceğini tehlikeye atıyorsunuz. Bunun farkındaysanız kötü farkında değilseniz daha da kötü.
Bir de tüm bunlar yaşanıyorken CHP ve İyi Parti milletvekillerinin koltuğu da ellerinden kaymaya başladı. Barajı geçemeyecek veya seçilemeyecek partiler için diğer partilerin milletvekili adaylıklarından yer ayrılacakmış. Peki, bu milletvekillerinin seçimden sonra Cumhur İttifakı’na katılmayacağı garanti mi? Sipariş tam olarak şöyle: 6’lı masadaki her partiye 20 milletvekili, genel başkanlara danışmanlık ve her partiye bir bakanlık verilecekmiş. Ey Türk milleti, sizin de bir isteğiniz var mı? Pardon, bizim isteklerimizin hiçbir önemi yok.
Milli mücadele dönemi başlamadan önce Osmanlı aydınları ve ileri gelenleri acaba Amerikan mandasına mı İngiliz mandasına mı girsek diye tartışıyordu. Biz de Cumhur İttifakı mı Millet İttifakı mı diye tartışıyoruz. Milli mücadele dönemini başlatan ve cumhuriyetimizi kuran Atatürk ve silah arkadaşları başta olmak üzere Türk milleti tüm bu seçenekleri elinin tersiyle itip bağımsızlık mücadelesini vererek bizlerin bu günlere ulaşmasını sağladılar. Şimdi biz de elimizin tersiyle itip yeni bir seçenek yaratamayacak mıyız?
Samimice soruyorum: Denize düşüp yılana mı sarılıyoruz yoksa köprüyü geçene kadar ayıya dayı mı diyoruz?