Merhaba sevgili okurlar. Nihayet kar yağışına kavuştuk. Dün kısa bir süreliğine de olsa şehir merkezi beyazlara büründü.
İlçelerimize daha fazla yağdığını gördüm. Umarım bu yağan karın devamı gelir ve bir nebze de olsa aylardır süregelen kurak günlerimizi telafi edebiliriz. Geçen haftalardaki yazımda zaten bu konuya dikkat çekmiştim. Bu yüzden düşüncelerimi tekrarlamak istemiyorum. Hemen kuraklık bitti gibi algılanmamasını rica ediyorum. Tehlike çanları hala çalmaya devam ediyor.
BOĞAZA DEMİRLEDİ
Dün USS Nitze adlı Amerikan savaş gemisi İstanbul boğazına demir attı. Amerika büyükelçisi Jeffry L. Flake, Başkonsolos Julie A. Eadeh ile gemiye giderek açıklamalarda bulunarak Türkiye – ABD müttefikliğine ve dostluğuna vurgu yaptı. Geminin geliş amacı ise “NATO ittifakının güçlendirilmesi etkinlikleri” kapsamında olduğu açıklandı. Geçen haftaki “Sözde Müttefikler” adlı yazımı okuyanlar hem ABD’ye hem NATO’ya bakış açımı bilirler. “Bayram değil seyran değil eniştem beni neden öptü” diye insanın aklına bir kurt düşmüyor değil!
Bu ziyaretin veya tiyatronun amacı hakkında birkaç teorim var elbette. İlk olarak USS Nitze, en son 2016 yılındaki Yemen iç savaşı esnasında aktif rol oynamış. Bu geminin geliş tarihi neydi? 2-3 Şubat. Yemen iç savaşında 2 Şubat 2014’te ne oldu? Yemen 6 federal bölgeye ayrıldı. 11 Şubat 2011’de ise 33 yıllık Ali Abdullah Salih yönetimi devrildi ve tarihe “11 Şubat Devrimi” olarak geçti. Zaten 6 federal bölgeye ayrılması da bu devrimin bir parçasıydı. Bir mesaj olarak son aktif görevini Yemen’de yapmış olan gemiyi Şubat ayında Türkiye’ye göndermiş olamazlar mı? Tarihlerle kafayı bozan sadece Putin değildir herhalde diye düşünüyorum. Belki de fazla paranoyakça davranıyor da olabilirim. Ancak insanın aklına gelmiyor da değil…
HEM PROVOKATÖR HEM KORKAK
Türkiye’deki yabancı ülke konsolosluklarının art arda kapandığı bu günlerde insanın paranoyak olması gayet de doğal bence. Hepsi de “terör faaliyetleri ve saldırı olabileceği” endişesiyle kapanma kararı almış. Bilindiği üzere geçtiğimiz günlerde Kur’an-ı Kerim’in yakılması gibi saygısız ve ahlaksızca bir eyleme müsaade eden İsveç, bunu “özgürlük” olarak değerlendirdi. Türkiye’nin Stockholm Büyükelçiliği önünde Dünya’daki insanların dörtte üçünün iman ettiği kutsal kitabımızı yakması hem Türkiye’ye hem Müslümanlara bir hakaretti. Hakaret ne zamandan beri özgürlük oluyor diye kimse çıkıp sormadı. Şimdi de Türkiye’deki protestolardan korkup hemen inlerine saklanıyorlar. Protesto etmek de özgürlük değil midir ey medeniyetin(!) evlatları?
Şimdi bu geminin gelmesiyle bunların ne alakası var diye düşünebilirsiniz. Türkiye, ABD koruması altındadır mı diyeceğiz yoksa provokatör korkaklar mı ABD koruması altındadır diyeceğiz? Geçen hafta anlatmıştım Türkiye’nin NATO ülkesi olmayan ülkeler kadar bile “müttefik” kabul edilmediğini. Ukrayna’ya saldırı olunca ayağa kalkanlar, kendi müttefiklerine açıkça provokasyon yapan bu ülkeleri korumaya ant içmiş gibiler. Bence bu geminin gelmesinin amacı bize bir uyarıydı.
Hani hep deriz “Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur” diye umarım Türk’ü Türk’e kırdırmalarına da izin vermeyiz. Her ne olursa olsun metanetimizi kaybetmeyerek sağduyu ile önümüzdeki zor günleri atlatmak için çaba gösterelim. Çünkü bu provokasyonlar da fitne ateşleri de tüm yıl boyunca bizimle olacak.