İtiraf ediyorum…
Aslında her şey onu ilk gördüğüm anda başladı. Denizli’ye adım attığım o ilk günde yani...
Kırmızı beyazdı, otogarda öylece durmaktaydı, görür görmez işte o dedim, aradığım bu…
Pamukkale Turizm….
Bak sen şu işte….Bunca zaman bu günü bekleyecekmişim… Kader ağlarını Denizli’de örecekmiş… Bahtımın yazgısına işte bu topraklarda denk düşecekmişim. Çok uzaklara gittiğimde de, sonra gerisin geri döndüğümde de, yuva sıcaklığıma kavuştuğumda da yanımda o olacakmış…
Gökte ararken yerde bulacak, canımdan kanımdan biri belleyecekmişim,,,
Ne tuhaf bi şey diyimi?…
Şöyle, daha açık izah edeyim sizlere…
Pamukkale Turizm, o kırmızı beyaz koca cüssesiyle, sırtında sayılar olan koltuklarının birine seni alır, hooop kucaklar, kendi yerine oturtur…
Yüksek sırtlı etli gövdesinde, hijen kokan minderlerinin üzerinde, bedene uygun yükseklikte boyunlukları ile destekler, sonra bel hizasında koltuk kolları ile seni bebekler gibi sarıp sarmalar, uykuya ihtiyacı olana güzel rüyalar dileklerini yeniler.…
Sonra alır sizi gideceğiniz yere zamanında götürür, hem de makul ücretlerde…
Uzak diyarlara varan hayat yolculuğunuzda olsanız bile, ecnebiler daha karşılamadan çok önce nerde ise uçağa kadar sana eşlik eder. Ne lazım geliyorsa yapar…..
Egenin incisi İzmir’e mi gitmek gerekiyor, ayırttın bir bilet o, götürüversin.
Dünya kenti İstanbul’da işiniz mi? var, en acilen tarafından gitmek mi zorundasınız? Siz hiç dert etmeyin orasını... O, Esenler otogarına sizi adrese teslim bırakıverir…
Mesela kendimden örnek vereyim. Akademik gelişime ihtiyacım olduğunda, bahtı kara Ankara’ya varmam gerektiğinde, hem de en hızlı tarafından gitmem hasıl olduğunda, ben hep onu aradım..
Alo dedim ve şu ihtiyaç sahibi bi çare kadının işi çözdüler…
Ve, sabah kör karanlıkta bile olsa beni Ankara’ya ulaştırdılar. Tek vücut, sağ salim beni gideceğim adresime eriştirdiler.
İngiltere vize başvuru malum, çok zordur, adamın iflahını keserler. Neden gidiyorsun?, orda seni kim bekliyor?, işin ne görevin ne?, bankada kaç paran var? …Vesaire vesaire.. İşte o vize başvurusu yaptığım zor anlarımın birinde, geri dönerken başvurum için gerekli çok önemli evraklarım kaybolmuştu da, ne yapacağımı bilemeden deli divaneye döndüğüm o kara günde, kayıp çantamı o buldu bana teslim etti. Otobüslerinin birinde unuttuğumu anladım an, bir acı telefonla başlayan, ağlamaklı bir sesle bitten durumu izahın hemen ardından, aa ne göreyim, Allah canımı alsın ki, konuşmam daha bitmeden, telefonum daha kapanmadan işim tamamdı. Oturduğum koltukta bulmuşlar, kısa süre içinde tam tekmil bana teslim ettiler. Sağ olsunlar, var olsunlar…
Ocak ayında Emirdağ yakınlarında kardan kapanan yolda ortada bırakamadın ya beni, cümle cemil dualarım sanadır Küçük Bey…
Sizden birini pek çok sevdim, hem de çooook…
Seviyorum işte ne yapayım…
Ah Pamukkale Turizm, ah sana, vah sana… Yakın tarihlerin birinde konkordato ilan ederek bizi vurgun yemişe çevirdin ya,,, Ne yapayım sana .
Bu kente, otogarda yer görevlisinden, şoföre, muavine, yazıhane memurundan, teknik bakım işçisi emektarlara ve dahi adını sayamadığım binlerce çalışanlarına keza biz yolcularına kadar bu şok eden gerçeği bizlere nasıl kabule ettireceksin?, artık bilemiyorum.
Ama bildiğim bişey var ki, bu şok gelişmeye rağmen kentin biricik marka yüzü hala sensin…
Yılların iyi müşterisi olarak demem o ki; başına zeval gelir, bi daha seni göremezsem kahrolurum… O derece!
“Beni kim alır götürür şimdi beni gideceğim yere, karda kışta soğukta,
gavur sıcaklarda yaban ellere sağ salim koyar, hem de sevgi ile”
Ay çıldıracağım şimdi!….
İflas haberi duyulur duyulmaz, güzel İzmir’den dönüş yolunda bir gün, oturduğum koltuğumun TV panelinden ardı sıra geçen ‘’yolcu klişelerine’’ gözüm takıldı. Belki son yolcuğum olur diye, akıllı telefonumun resim hafızasına kaydettiklerimi, önce kalbime, sonra beni okumaya değer gören okuyuculara, “THE END” notunu düşerek, tane tane yazıyorum
İşte onlar;
≠Telefonu sessizce olduğu için sürekli telefonu kontrol edenler;))) Burada Mı?
≠Yan Koltuktaki yaşlı teyzemizin Sorularından Kaçmak için uyuyor taklidi yapanlar:)) Burada Mı?
≠Şehir dışında bulunan dinlenme tesislerindekilerin nerde oturduğunu Düşünerek her gün Buraya Nasıl Geliyorlar diye Hayret edenler :)) Burada Mı?
≠Kulaklığı Takıp müzik Dinlerken Acaba Dışardan Duyuluyor mu diye Meraklı bakışlarla etrafındakilerin Tepkilerini izleyen o Düşünceli Yolcularımız.)) Burada Mı?
≠Uyurken kafası düşüp Aniden uyanan ve Gören oldu mu Acaba’’ diye merakla etrafını Süzenler :)) Burada Mı?
≠İneceği yere yaklaştıkça içindeki ayağa kalkma isteğini Bastırmaya çalışanlar:)) Burada Mı?
≠Mola yerinden kalkmak için yanında Uyuyan yolcuyu Uyandırmaya kıyamayan Düşünceli Yolcularımız:)) Burada Mı?
≠Gece Yolculuklarında Diğer Yolcuların Gözlerini Rahatsız Eder Diye Laptonun Ekranının Parlaklığını Azaltan Düşünceli Yolcularımız:)) Burada Mı?
≠Yolculuk sonunda Kaptanlarımıza Teşekkür Etmeden Perondan Ayrılmayan Cana Yakın Yolcularımız:)) Burada Mı?
≠Molada çay İçerek keyifle Yıkanan Otobüsleri izleyen yolcularımız.)) Burada Mı?
≠En sevdiği Şarkıları tahmin edip koltuk arkalarına Yükleyerek kalbini çaldıklarımız:)) Burada Mı?
≠Dikkati diğer yolcuların ekranına Takılıp kendi ekranında izlediği Filmin En heyecanlı sahnesini Kaçıranlar:)) Burada Mı?
≠Otobüste Uyurum Diye Düşünüp Güncel Filmlerimize takılıp Uyuyamayan Uykusuz Yolcularımız :)) Burada Mı?
Ve….
“Mustafa Kemal Atatürk ve 1. Dönem Denizli Milletvekili Hacı Mazlum Bababalım’’
05. Şubat 1931…….
Sessizlik
Şimdi tam sırası….
Burada MIYIZ Denizli?