İbrahim Aleyhisselam zevcesi Hz. Hacer ve iki yaşındaki oğlu İsmail Aleyhisselamı Burak’a bindirdi. Yanlarında Cebrail Aleyhisselam olduğu halde yola çıktılar.
Mekke’nin bulunduğu yere geldiklerinde, Cebrail Aleyhisselam, İbrahim Aleyhisselam’ı binitinden indirdi. O zamanlar Mekke’de hiç kimse yoktu. Hatta içecek su da yoktu. Mekke ne ziraata nede hayvancılığa elverişli yer değildi. Küçük, büyük dikenli ağaçların bulunduğu çalılık bir yerdi. İbrahim Aleyhisselam, Cebrail Aleyhisselam’a:
“Sana bunları (Hz.Hacer ve İsmail Alaeyhisselamı) buraya bırakmam mı emrolundu?” diye sordu.
Cebrail Aleyhisselam:
“Evet!” dedi.
Bunun üzerine İbrahim Aleyhisselam; Hz.Hacer ve İsmail Aleyhisselamı zemzem’in bugünkü yerine bırakıtı. Yanlarına da hurma ve su koydu. İbrahim Aleyhisselam Şam’a gitmek üzere hareket edince Hz.Hacer, şöyle seslendi:
“Ey İbrahim! Bizi, bu ıssız vadide bırakıp ta nereye gidiyorsun? Burada ne görüşülecek bir kimse var, ne de bir şey! Yoksa bizi, buraya bırakıp gitmeni, sana Allah mı emretti?” diye sordu.
İbrahim Aleyhisselam:
“Evet! Allah emretti!” diye cevap verdi.
Hz. Hacer:
“Öyle ise Allah, bize yeter. O bizi zâyi etmez, himayesiz bırakmaz!” dedi.
Çok geçmeden yiyecekleri ve suları tükendi. Sütü de kesilen Hz. Hacer oğlunun açlıktan ve susuzluktan kıvranıp durduğunu görünce onu ölüyor sandı ve tasalandı. Annelik sevgisi ve şefkatiyle sağa sola koşuşturmaya başladı. Su temin edebilecek birilerini görebilir miyim diye oğlunun yanından kalkarak en yakındaki Sefa tepeciğine çıktı. Buradan etrafına baktığında ne bir kimse görebildi, ne de bir ses işitebildi. Sefa tepesinden hızla indi ve koşarak Merve tepeciğine geldi. Buradan da etrafına bakındığında ne bir kimse görebildi, ne de bir ses işitebildi. Böylece Hz. Hacer, Sefa ve Merve arasında yedi kere gitti, geldi. Peygamberimiz Aleyhisselam:
“Bunun için, insanlar Sefa ile Merve arasında say ederler” buyurmuştur.
Hz. Hacer Merve tepeciğine son çıkışında bir ses işitti. Bunun üzerine:
” Ey ses sahibi! Sesini duyurdun! Eğer sen yardım edebilecek güçte isen, bize yardım et!” dedi. Zemzem kuyusunun bulunduğu yerde Cebrail göründü.
Cebrail Aleyhisselam; Hz. Hacer’e:
“Sen kimsin?” diye sordu.
Hz.Hacer:
“Ben İbrahim (Aleyhisselam)ın, buraya bıraktığı zevcesiyim, oradaki de oğlumdur! Dedi.
Cebrail Aleyhisselam:
“İbrahim sizleri kime ısmarladı”
Hz. Hacer:
“Bizi Yüce Allah’a ısmarladı” dedi.
Cebrail Aleyhisselam:
“O, sizi, en şerefli, en keremli ve yeterli Rabb’e ısmarlamıştır!” dedi ve ayağının ökçesiyle yeri eşince, su (zemzem) kaynamaya başladı. Hz. Hacer, bir yandan suyun etrafına boşa akmasın diye gölet yapıyor, bir yandan da kabına su dolduruyordu.
Peygamberimiz Aleyhisselam:
“Allah, İsmail’in annesi Hacer’e rahmet eylesin! Eğer zemzem’i kendi halinde bıraksaydı da suyu avuçlamasaydı, muhakkak ki Zemzem, akar bir kaynak olurdu!” buyurmuştur.
Hz. Hacer, bu sudan içti. Sütü geldi ve çocuğunu emzirdi.
Cebrail Aleyhisselam Hz. Hacer’e:
"Zâyi ve helak oluruz diye sakın korkmayınız! İşte burası Beytullah’ın yeridir. O Beyti, bu çocuk ve babası yapacaktır! Muhakkak ki, Allah, o işin ehlini zâyi etmez!” dedi.
Hz. Hacer ve oğlu İsmail Aleyhisselam, orada yaşamaya devam ederlerken Şam tarafından olan Cürhümiler’den bir grup cemâat su bulunduğunu anlayınca oraya geldiler. Cürhümiler böylece Mekke’nin ilk sakinleri oldular.