Çok hareketli, aktif bir o kadarda kırılgan günler geçiriyoruz. Son yıllarda Türkiye’nin her bir şeyi bünyesinde topladığı böyle bir haftası yoktur sanırım. Toplum olarak büyük bir sınav veriyoruz. Bu yolda neler kazandık neler kaybettik zamanla göreceğiz.
Gezi Parkı ile alakalı fikir beyan etmek istemiyorum. Çünkü içerisinde halk olan toplumsal bir hareket ve yine bu eylemlere destek vermeyen, aksini düşünen toplumun diğer yarısı. Siyasetçiler, sanatçılar ve gazeteciler gerektiği kadarını hatta daha fazlasını günlerdir konuşuyorlar zaten. Bu saatten sonra karar verme yetkisi, yorum yapma hakkı yine kamu oyunun.
Benim dikkat çekmek istediğim nokta çok daha farklı. Doğru ile yanlışı ayırt edemediğimiz şu günlerde göz ardı edilen başka bir olay var. Türkçe Olimpiyatları. Bir diğer adıyla 11. Uluslar Arası Dil Ve Kültür Festivali. Bu organizasyon sadece Türkiye’yi değil 140 ülkeyi ilgilendiriyor. Bu bakımdan önem sıralamasında Gezi Parkı eylemlerinden daha önde geliyor benim için. Medya geçen yıllarda müthiş bir ilgi alaka göstermişti. Merhum gazeteci, yazar Mehmet Ali Birand haber bülteninde misafir etmişti yurt dışından gelen öğrenci kardeşlerini. Fakat bu yıl ülkemizde yaşanan siyasi olaylar Türkçe Olimpiyatlarını da etkilemiş olacak ki birkaç kanal ve haber ajansı hariç hiç bir yayın organı bu güzellikleri halka gösterme hürriyetine kavuşamadı. Bu günlerde hep söyleniyor ya taraflı medya diye gerçekten öyle buda bizim bir ayıbımız ..
Yıllar öncesinde bir rüya ile başladı her şey. Hayatlarında adını bile duymadıkları bir ülkeden insanlar gelecek onlara insanlığı, kardeşliği, paylaşmayı ve saygıyı öğretecek. İşte binlerce insanın rüyasıydı bu. Rüyayı gerçeğe dönüştürmenin yolu uyanmaktır derler. Uyandılar. Karşılarında eğitim gönüllüsü birkaç insanı gördüler. Bu fedakarlık büyüdü büyüdü ve bugün 140 ülkeye yayıldı.
Dünyada 190 ülke var. Bu ülkelerin çoğu o yada bu şekilde sömürülmüş, zorbalıkla yönetilmiş ülkeler. Doğal olarak Türkiye’yi ve Türk insanını tanımıyorlar. Yıl 2013 bu 190 ülkenin 140 tanesinde Türkçe öğretiliyor, İstiklal Marşı okutuluyor, Mustafa Kemal Atatürk anlatılıyor. Müthiş bir çalışma var, özveri var. Ayna programının sunucusu Saim Orhan katıldığı bir programda ‘’Buralarda güçlü bir lobicilik faaliyeti icra ediliyor’’ demişti. Evet bu ülkelerde Türk insanını anlatan Türkiye’yi anlatan müsbet manada lobicilik yapılıyor. Bu ülkelere savaşarak yada zorbalıkla girilmedi, sevgiyle ve hoşgörüyle girildi diğerlerinden farkı da bu ..
Bu yıl itibari ile elli beş şehirde düzenleniyor Türkçe Olimpiyatları. Her kesimden insanın desteğiyle bayram havasında geçiyor programlar. Sevdamızsın Türkiyem şarkısını Azerbaycanlı bir öğrenci seslendiriyor, Ahmet Kayanın Kafama Sıkar Giderim şarkısını Pakistanlı bir öğrenci, yine Orhan Gencebay’ın Hatasız Kul Olmaz şarkısını Hindistanlı bir kardeşimiz. Sezai Karakoç’un, Necip Fazıl’ın, Mehmet Akif’in şiirlerini dünyanın dört bir tarafından gelen öğrencilerden dinlemek haz veriyor insana. Sadece şarkı ve şiir dallarında değil makale, deneme, tiyatro alanlarında da maharetlerini sergiliyorlar. Horon tepiyorlar, zeybek oynuyorlar, halay çekiyorlar buram buram Anadolu kokuyor dünya. Var mı bundan daha güzeli?
Törenlere katılan birçok renkli sima var. Ajda Pekkan bir öğrenci ile düet yaptı mesela. Mustafa Sarıgül, Ali Ağaoğlu, Hakan Şükür, Burak Kut, Sinan Akçıl, Hamdi Alkan .. Ersin Düzen, Melih Gümüşbıçak ve Ertem Şener de hali hazırda sunumlarıyla renk katmaya devam ediyorlar ..
Birkaç yerde dillendirildi şimdi sırası mı bunların yada oraya gidenlerin farklı amaçları var diye. Evet tamda sırası. Bu günlerde en çok ihtiyacımız olan şey kardeşlik ve barış. Oralara gidenlerin belli amaçları var doğrudur onlara boşuna ‘’Önden giden atlılar denmiyor’’. Bende bu insanlık köprüsünün inşasında emeği geçenleri kutluyor ve ülkem adına teşekkür ediyorum. Yapılan kolay iş değil yeni bir dünya kuruyorlar ..