Bu konuda, öğretmenlerin duyarlılığına katılmamak elde değil. Yazar da bu duyarlılığı ortak olarak, bu haftaki makalesini, öğrencilerin, öğretmenlere yönelik uyguladığı şiddetin nedenleri ve önleme yollarına ayırmak istemektedir. Bu nedenle, izleyen satırlarda öğrencilerde görülen şiddetin nedenleri ve önleme yöntemlerine ayırmak istemektedir.
Geleneksel toplumlarda otoriteye inanma, bilinen bir gerçektir. Özellikle, eski bakanlardan Ömer Dinçer’in öğretmenlerin itibarsızlaşmasına yönelik söylem ve uygulamaları öğrenci şiddetini özendiren etkenlerden biri olarak değerlendirilebilir. Yine, öğrencilerin şiddete yönlendiren belli başlı etkenlerin olduğu literatürde görülmektedir.
Freud insanda saldırganlığın, ölüm içgüdüleri olarak adlandırdığı biyolojik bir temele dayandığını öne sürmüştür. Bununla birlikte, Freud, saldırganlık içtepilerinin ortaya konulmasına kültür ve toplumsallaşma yoluyla engellenebileceğine inanmıştır( Morgan, 2005).
Sosyal psikologlar, saldırganlığın edinilmiş donanımcı görüş açısından ele alınışını ele alınışını genellikle benimsemektedirler. Birçoğu taklidin, örnek almanın saldırgan davranış üzerindeki etkisine ilişkin çalışmalar yapmıştır. Araştırmalar sonucunda, örnek almanın sosyal davranış üzerindeki etkilerine ilişkin sorular uyandırmaktadır. Yapılan bir araştırmada, çocukların 10 yıllık bir süre için televizyon izleme alışkanlıkları izlendi…880’den fazla çocuk araştırıldı. Araştırmalar, her çocuğun seyretme seçimleri ile saldırganlıkları (okul arkadaşlarına oranla) hakkında bilgi topladılar. Önemli miktarda şiddet içeren proğramları tercih eden çocukların daha saldırgan oldukları görüldüğü belirtilmektedir(Atkınson ve Diğerleri,1999). Bu tür vb. nedenlerden kaynaklanan şiddetin önlenmesi uygun rol modellerine bağlıdır.
Saldırganlığı edinilmiş davranımcı yaklaşım içinde ele alan bir başka görüş de genellikle, engellenme – saldırganlık hipoteze göre, saldırgan hareketler engellemelere tepki olarak yapılmaktadır. Sosyo-ekonomik koşullar örnek verilebilir. Cohen. 1952’den aktaran; Yörükoğlu.2004) yoksul aile çocukları, varlıklı okul arkadaşlarından kendilerini çok farklı bulduğunu; onların değer yargıları yabancı geldiğini, amaçlarının ise erişilmez göründüğünü belirtmektedir. Yoksul aile çocukları, varlıklı okul arkadaşlarından kendilerini çok farklı bulurlar, onların değer yargıları yabancı gelir, amaçları ise erişilmez görünür. Okul başarısızlığı onları orta sınıfın değer yargılarına büsbütün uzaklaştırır. Yaşıtlarıyla ancak spor alanında ve kavgada başa çıkabilirler. Kabadayılıklar, otoriteye karşı gelmek üstünlüklerini kanıtlama çabasına girebilir. Örneğin, öğretmenlerle çatışır. Yine, her türlü suçlulukta aile içi sorunlar rol oynamaktadır. Kısıtlayan disiplin otorite yanlısı baskı ve sevgisizliğin çocukta otorite yanlısı kişilik alınmasına neden olmaktadır( Gözütok: 2008).
Saldırganlığı kısıtlanan çocuğun sinirli, disiplinsiz olduğu, kırıcılığa yöneldiği görülüyor. O nedenle, çocuğun mutlaka saldırganlık dürtüsüne uygun bir boşalım kapısı olmalıdır. En güzeli, böyle çocukları, yaşına ve ilgisine göre, spor dallarından birine, yaratıcı etkinliklere vb. yöneltilmelidir. En mantıklısı suçun ortaya çıkmasını engellemektir. Fakat bunun başarılması yoksulluk ve eğitim eksikliği gibi suça özendiren koşulların ortadan kaldırılmasını gerektirir ki, bu alanlardaki ilerleme ortadan kaldırılmasını gerektirir. Ana baba olma becerilerini geliştirmek için de girişimler gerçekleştirilebilir ve yerel örgütler, liseler ve üniversiteler bu amaç için gittikçe yoğun kurslar düzenlemelidir(Gander ve Gardener:2004).
Yararlanılan kaynaklar:
Atkınson, Rıta L ve Diğerleri(1996).Psikolojiye Giriş Çeviren: Yavuz Alogan).Ankara: Arkadaş Yayınları
Gözütok, F Dilek(2008). Eğitim ve Şiddet.Ankara: Gazi kitapevi.
Gander Mary j ve Harry W. Gardiner(2004).Çocuk ve Ergen Gelişimi (Yayıma Hazırlayan: Bekir Onur).Ankara: İmge Kitapevi.
Morgan, Clıfford(2005).Psikolojiye Giriş( Çeviren: Hüsnü Arıcı ve Diğerleri).Ankara:Meteksan
Yörükoğlu, Atalay(2004) Gençlik Çağı. İstanbul: Özgür Yayınları