Dünyaya geldiğimiz andan itibaren çeşit çeşit olaylara maruz kalır, etkileniriz. İnsanoğlunu en çok etkileyen ise kendi hem cinsleriyle olan münasebetleridir. Çünkü insan sosyal bir varlıktır ve aileden başlayarak arkadaş, iş çevresi ve dünyadaki diğer insanlara kadar herkesle alakadardır. Bu alaka sayesinde dünyada ticaret yapılmakta, turizm denen bir sektör hayat bulmaktadır. Kısacası hayat etkileşimdir, iletişimdir. Bu sayede bizler dünyadaki nimetlerden istifade etmekte, hayatımızı idame ettirmekteyiz. Özellikle din, soy, ırk yakınlığı gibi irtibatlar bizi daha çok kaynaştırmaktadır. Ama her şeyden önce insan olarak hepimiz âdemoğluyuz.


Din kardeşliğinden önce insan kardeşler olarak, bizim için çeşit çeşit nimetlerle dolu bir sofra şeklinde düzenlenmiş olan şu yeryüzünde bir misafiriz.  Misafirlik kuralları kargaşa ve keşmekeş çıkarmadan edebiyle oturmayı gerekli kılar. Ev sahibi ve mal sahibi olan Rabbimiz Teala Hazretlerinin bize sunduğu nimetler o kadar çok ve çeşitlidir ki saymakla bitiremeyiz. Paylaşmak isteyen herkese yetecek bu nimetler esasında birer emanettir de bizlere.


Başta dinimiz olmak üzere kan dökmenin fitne ve fesad çıkarmanın çok kötü bir fiil olduğunu bütün medeniyetler kabul etmektedirler. İnsanlık âleminde de aklı başında olan herkes kan dökmenin ne kadar kötü olduğunu yaşayarak görmüş ve idrak etmiştir. Evet, bu herkesçe bilinen bir gerçek olduğu içindir ki, kan dökenlerde haklarını aradıklarını, aslında kendilerinin kötü bir iş yapmadıklarını söylemekle hakikatin üzerini örtmeye çalışmaktadırlar. Hatta kendilerinin yeryüzünde huzur arayan ıslah ediciler olduklarını bile söyleyebilmektedirler. İşte Kur’an-ı Kerim ta 1400 yıl önce bu günleri ifade edercesine şöyle demektedir;

Onlara yeryüzünde fesad çıkarmayın dendiğinde, bizler ıslah edicileriz derler. Dikkat edin asıl fesad çıkaranlar ta kendileridirler, lakin farkında değillerdir.’  Bakara;11–12. ayetler.


Cenabı Hak dikkat çeker bir ifade ile fesatçıların foyalarını ortaya dökmektedir.

Evet, dün Bosna’da, Çeçenistan’da, Afganistan’da, Irak’ta bugün ise Suriye’de ve Arakan’da devlet eliyle yapılanlar ve yine dün Amerika’da 11 Eylül saldırıları, bizdeki binlerce cinayetler ve bugün Gaziantep’te adına ister örgüt deyin, ister çete deyin ne derseniz deyin yapılan saldırılar kan dökücü lanetlenen hareketler olduğu gibi toplumu ifsad edici fiillerdir. Ve bunları yapanlarda utanmadan sıkılmadan bunun bir hak arama mücadelesi veya özgürlük ve barış adına yapılmış olduğunu söyleyebilmektedirler. Aynen Kur’an-ı Kerim’in dediği gibi asıl ifsad ediciler olduklarını görememekte, fark edememektedirler.


Bizim geçmişte yaşadığımız pek çok faili meçhul eylemi gerçekleştirenler devleti koruduklarını zannetmekteydiler. Hâlbuki kendi vatandaşına eziyet etmenin devleti korumakla bir ilgisinin olmadığı ortadadır ve bugün bu gerçek daha net görülmektedir. Terör örgütü de kendi halkını öldürerek kendince bağımsızlık mücadelesi yaptığını iddia etmektedir. Ama kan dökmekle ve zülüm ile abad olunamayacağını tarih yazmaktadır.

Kimseye doğduğu yeri ve anne babasını seçme hakkının verilmediği bir dünyada yaşıyoruz. Hiç kimse kendi tasarrufunda olmayan bir eylemden dolayı yargılanamazsa bu anarşi nedendir, bu kavga ne içindir. Öyleyse gelin ey Müslüman kardeşlerim Allah’ın ipine sımsıkı sarılalım ve kardeşlerimizin arasını düzeltelim. Düzeltelim ki, fitne ve fesatçılara fırsat kalmasın. Kardeş olalım ve kardeş olduğumuzu herkse gösterelim.


Barış ve esenlik anlamına gelen İslam ile şereflenen Müslümanlar olarak, ismiyle müsemma Müslümanlar olduğumuzu davranışlarımızla gösterelim ve her yere kardeşlik tohumları ekelim.