İşçi tanımı gereği ve yaptığı işin başkası adına olmasından dolayı bağımlılık gösteren biridir. Bu bağımlılık ilişkisi gereği kendine verilen işleri yerine getirmekle görevli olan kişidir, işçi. Mesaisini, zamanını, bedenini veya beynini işin emrine veren işçi, yaptıklarının karşılığı olarak maaş veya ücret alır. İşçi çalışmasının karşılığı geçimini tedarik eden kişidir. İşçi, aralarında hukuksal bir eşitlik mevcut olsa da işverene ekonomik açıdan bağımlı olan kişidir. Eski zamanlarda, usta-çırak ilişkilerinin olduğu devirlerde zaman içinde kendi işinin patronu olabilenler mevcut iken, endüstri devrimi sonrası bir işçinin patronluğa geçiş yapabilmesi çok zorlaşmıştır. Günümüzde mesleksel hareketlilikle iş değiştirenler mevcut olsa da vasıfsız veya yarı vasıflı bir işçinin hareket sınırlılığı halen mevcuttur. Fakat teknolojinin ilerlemesi ile bu imkânların arttığını, yapabilenlerin kendini geliştirebilenlerin daha iyi konumlara yükselebileceklerini düşünmekteyim. Bu konuyu açmadan önce işçilik tanımlarının üzerine birkaç söz söyleyelim.
Piyasada mevcut iki türlü işçilik vardır. 
Kol-beden gücü ile çalışanlar 
Kafa-beyin ile çalışanlar.
KOL- BEDEN gücü ile çalışanlar için beyinsel ve düşünmeye yönelik bir aktivite olmamaktadır. Bu durum ister kişinin kendi kapasitesinden               kaynaklansın isterse

kendi istek ve arzusu ile yani işinin gerektirdiği şartlar sonucu oluşsun neticede ortaya çıkan bir şey vardır o da bu tür insanların beyinsel aktivitelerinin çok taze ve temiz olmasıdır. Bu yüzdendir ki hiç ummadığımız bazı insanların çok iyi hatırlama yetenekleri vardır veya muhteşem bir hafızaya sahiptirler.  
Fakat şu da bir gerçektir ki; çalışan demir ışıldar kaidesince beyin aktivitelerini sürekli faal tutanlar innovasyona ve gelişmelere açıktırlar. Diğerlerinin her ne kadar hafızaları mükemmel olsa da gelişmeleri veya yenilikleri sadece arkadan takip ederler. Ama günümüzde gelişmeleri takip etmek değil gelişmeleri yönetmek hatta yönlendirebilmek çok önem kazanmış durumdadır. Bu ise sürekli beyin aktivitelerini açık tutanların gösterebileceği bir kabiliyettir.

KAFA-BEYİN işçisi olarak tabir edilenler de kendi içlerinde birkaç gruba ayrılırlar. En çok bilinenleri masa başı iş yapan sekreterlerden tutunda yöneticilere kadar uzun bir

liste halinde sıralanabilir. Bu kesimde aslında sadece var olan sistem veya sistemler üzerinden rutin işleri takip ederler. Yani bilgisayar başta olmak üzere teknolojik aletleri kullanabilenler bu kesim içindedirler. Günümüzde ise yukarıda bahsedilen mavi yakalı ve beyaz yakalılardan daha ileride olarak altın yakalı olarak tanımlanan ve innovasyona açık, gelişmelerden korkmayan, risk ve tehlikeleri atılımlar için birer fırsat kabul edenler beyin işçileri bulunmaktadır. Bu kişiler için işyerlerinde kalıcı olmak, sigorta olması, iyi bir statü yeterli ve tatmin edici değildir. Onlar için önemli olan sürekli daha ileriye ve daha güzele doğru koşmaktır. Altın yakalı tabir edilenlerin genelde yönetici grubunda olanlardan olduğu varsayılmaktadır. 
Hâlbuki piyasa şartları içerisinde mavi yakalı olduğu halde teknolojiyi kullanabilen, yeniliklere açık ve takip edebilen pek çok işçi vardır. Bunlar benim üst düzey işçi olarak isimlendirdiğim yeni bir işçi grubudur. Bu tanımın içindekiler için her tür yenilik gereklidir ve buna kendileri de zaten hazırdırlar. Bu tür işçilerin illaki beyin işçisi veya altın yakalı olması gerekmez. Vasıfsız olandan tutunda ilkokul mezununa kadar her türden ve her kesimden işçi buna dâhildir ki bunların en ayırıcı vasfı yeniliklere açık ve aşina olmalarıdır. İnternetin bu derece yaygınlaştığı, kullanımının ucuz ve kolay ulaşılabilir olduğu bir zaman ve zeminde yeniliklere açık olanlar kendilerini her tür yeniliğe hemen adapte edebilirler. İnterneti kullanabilen birinin yeni teknolojilere kapalı olması düşünülemez. Bu kesime dâhil olanların özellikle internetin yaygınlaşması ile habere ve bilgiye ulaşmanın kolaylaştığı ve tüketici bilincinin hissedilir derecede arttığı günümüzde kendileri bilerek veya belki de bilmeden geliştirdiklerini gözlemleyebiliyoruz. Bireylerin haklarını kolaylıkla öğrenebildikleri ve de bu haklarını kullanabildikleri günümüz dünyasında vasıfsız da olsa bir kişinin kendi menfaatine olan eşyaları (bunların içine işyerindeki makinelerden tutun da evdeki aletlere kadar her şeyi dâhil edebilirsiniz) ve imkânları kullanma hususunda ciddi olduklarını görmekteyiz. Görünüşte veya yaptığı iş icabı vasıfsız sayılabilen bir insanın aslında ne kadar da çok kabiliyetli olduğunu ve şartlar elverirse bu yetenek ve becerilerini ortaya nasıl dökebildiğini görebiliriz.