Nafaka verip geçindirme, Allah yolunda harcama demektir.
İslâm hukukunda infakın kapsamı geniştir. Aile reisinin bakmakla yükümlü olduğu kimselere harcama yapılmasını kapsadığı gibi; gerek hısımlardan ve gerekse diğer insanlardan yoksul ve muhtaç olanlara yapılan zekât, sadaka ve benzeri yardımları da kapsar.
Kur’an-ı Kerim’in pek çok âyetlerinde varlıklı müminlere “Allah yolunda infak” emir ve tavsiyede bulunulmuş ve bu kişiler övülmüştür.
İnfakın en faziletlisi malın sevilen çeşidinden ve muhtaç durumda bulunan yakınlara yapılan harcamalardır.


Meâli
Ra’d. 23-24. O güzel âkıbet Adn cennetleri olup, onlar babalarından, eşlerinden ve nesillerinden iyi olanlarla birlikte o cennetlere girerler.
Öğle ki melekler de her kapıdan yanlarına varıp: “Sabrettiğinize karşılık size selâm olsun!  Dünya yurdunun sonu (cennet) ne güzeldir!” (derler).
 

Açıklama
 Kur’an’da Adn cennetleri, “içinde güzel meskenlerin, tahtların, altın ve incilerle süslenmiş ince ipekten yeşil elbiselerin, sabah akşam ikram edilen türlü yiyeceklerin, eşlerine bağlı hûrilerin ve çeşitli ırmakların bulunduğu ebedî bir yurt” olarak tasvir edilmektedir (Tevbe 9/72; Nahl 16/31;Meryem 19/61, Fâtır 35/33).
İnsanoğlu bu dünyadaki duygularına göre cennette bile mutlu olabilmek için yakınlarının da orada olmasını ister. Ancak cennetlik kimselerin yakını veya sevdiği kişi olmak oraya girme hakkı vermez. Bu arzu âyeti kerimede İman, ahlâk ve iyiliklerle buna lâyık olma şartına bağlanmıştır.(Tûr 52/21)

SABIR:
Sabır, sıkıntı ve musibetlerden şikâyetçi olmamaktır. Allah’ın azabından kurtulmak, O’nun sevap ve rahmetine nail olarak cennete girmek isteyenler, nefislerini dünyaya ait azgın arzulara kapılmaktan alıkoymalı, hayatın sıkıntı ve musibetlerine sabırla katlanmalıdır. Allah Teâlâ: “Hiç şüphe yok ki Allah sabredenlerle beraberdir.”  (Bakara 2/153) bir başka âyet-i kerimede ise: “Sabredenlere, mükâfatları hesapsız ödenecektir.”buyurmuştur. (Zümer 39/10)

Allah Teâlâ, sabredenlere şu üç şeyin verileceğini beyan etmiştir. Allah’ın onlara mağfiret etmesi, rahmet etmesi ve hidayet etmesidir. Nitekim Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur: “ Biz mutlaka sizi biraz korku ve açlık; mallardan, canlardan ve ürünlerden biraz azaltma (fakirlik) ile deneriz. (Ey Peygamber!) Sabredenleri müjdele. O sabredenler, kendilerine bir belâ geldiği zaman: Biz Allah’ın kullarıyız ve biz O’na döneceğiz, derler. İşte Rab’leri tarafından bol mağfiret ve rahmete mazhar olanlar onlaradır. Ve işte onlar hidayete erenlerin ta kendileridir.” (Bakara 2/155-157)

İnsan üç nevi sabırla mükelleftir.
1-Allah’ın emirlerine uymakta sabretmek (sebat).
2-Allah’ın yasaklarından uzak durmada sabretmek (direnmek).
3-Musibetlere karşı sabretmek (katlanmak). Devam edecek.