O en hüzünlü günlerinden biriydi….

Sağlığında doyamadığı,doya doya öpüp koklayamadığı anacığının ölüm yıldönümüydü..

Bundan tam 28 yıl önce karlı bir şubat ayında yine bir Pazar günü, dondurucu soğuğun kol gezdiği, sokaklarında 30 cm. kar olan, parasız yatılı olarak okuduğu ilçede, içini yakan, yüreğine bıçak gibi saplanan o haberi almıştı..

Hani klasikleşmiştir,karşınızdaki insana acı bir haber verecekseniz, kıvranırsınız lafı dolandırırsınız, nasıl diyeceğinizi bilemezsiniz ya..İşte ona da telefon eden yakını annen rahatsız diyebildi..Biliyordu onun içinde çok zor bir an dı…

Bir an duvara toslamış gibi hissetti kendini…Hani freni patlayan kamyon nerede duracağını bilemez de en kısadan bir duvara çarpıp durmaya yeltenir ya,onunda o hesap…Ne fren kalmıştı ne ayar….Soluğu kesildi,ağlayamadı,boğazına bir şeyler düğümlendi… uzayın boşluğundaki kara delikler nasıl çekerse önüne geleni, nasıl bir girdap olursa, bütün iç organları inanılmaz bir hızla harekete geçti …Her taraf karanlık, her taraf yangın yeri…Döndü döndü hızlıca saplandı bıçak gibi yüreğine….Çöktü kaldı….

Halbuki 15 gün önce sömestrde planlarından bahsetmişti ona…Sevdiği kızı anlatmış gelinini uzun uzun tarif etmişti…Malum böyle şeyler babalarla paylaşılmazdı…

Söz vermişti..Bir daha ki Sümerbank kuponuyla ona sevdiği nevresimi alacaktı….Kendisi için bir şey istememişti yine…Uzun uzun tarif etmişti..nasıl bir nevresim istediğini..elini çabuk tutmasını tükenmeden almasını istemişti mağazadan…

Olmadı …..ne o nevresimi almaya gidebildi, ne annesi onu bekledi…..

Bir Pazar günü, soğuk bir havada, evinden uzaktayken…..yüzünü bile göremeden, bir Allah a ısmarladık demeden….Bıraktı gitti…..

Hadi baba yağmur başladı deyince oğlu..irkildi birden…Islak ıslak olmuş gözlerini silerek oğluna fark ettirmeden….Usulca veda etti anneciğine, aradan geçen 28 yıla rağmen sanki dün kaybetmiş gibi….

Annesini erken yitirenlere ithaf edilmiştir…