Hicretin 1434. yılına girdik. Müslümanların Mekke’den Medine’ye hicretini esas alan bugün, Efendimizin hayatında olduğu gibi, İslam ümmetinin hayatında da önemli bir dönüm noktasıdır. Bu mübarek gün Hz. Ömer zamanında takvim başlangıcı olarak kabul edildi.
Peygamberimiz (s.a.v) 53 yaşında ve peygamberliğinin 13 senesindedir. Müslümanlara yapılan zulüm ve baskılar dayanılmaz boyutlara ulaşmıştı. Dualarla beklenen hicret izninin çıkması üzerine Müslümanlar Mekke’yi gizli ve açık her şeylerini bırakarak terk etmeye başladılar. Son olarak da Safer ayının 27’sinde Peygamberimiz (s.a.v) Hz. Ebu Bekir ile birlikte Mekke’den Medine’ye hicret etmiştir.
Hicret çok önemli bir göç hadisesidir. İslam’ı yaşamak ve geniş kitlelere yayma idealinden kaynaklanmıştır. Hicretle Müslümanların hayatlarının kurtulması İslamiyet’in güçlenmesine ve hızla yayılmasına vesile oldu.
Hicretle birlikte Peygamberimiz, ilk olarak kalpleri imar için bir mescit, akılları imar için bir okul ve insanların ihtiyaçlarını karşılayabilmeleri için bir pazaryeri yaptırmıştır.
Hicri senenin ilk ayı Muharrem ayıdır. Allah’ın ayı olarak bilinen Muharrem, İlahi bereket ve ihsanın bollaştığı bir aydır. Bu ay’ın 10.günü aşure günü olarak bilinir. Allah (c.c) aşure gününde, on peygamberine şu on değişik ikram ve ihsanda bulunmuştur:
Hz. Âdem’in tövbesinin kabul edilmesi
Hz. Eyyûb’un hastalığından bu günde şifaya kavuşması
Hz. Yunus’un balığın karnından bu günde kurtulması
Hz. Yusuf’un kardeşlerinin attığı kuyudan bu günde çıkarılması
Hz. Yusuf’un hasretinden gözleri kapanan Hz. Yakub’un görmeye başlaması
Hz. İbrahim’in oğlu Hz. İsmail’in bu günde doğması
Hz. Davud’ un tövbesinin kabul edilmesi
Hz. İsa’nın bu günde dünyaya gelmesi ve semaya yükselmesi
Hz. Nuh’un gemisinin bu günde Cudi Dağı üzerine demirlemesi
Hz. Mûsa’nın denizi yarması ve firavun ordusunun sulara gömülmesi.
Peygamberimizin (s.a.v)’in aşure gününde devamlı olarak oruç tuttuğu ve şöyle buyurduğu haber verilmiştir: “Aşure günü peygamberlerin oruç tuttukları bir gündür. Siz de oruç tutunuz” Peygamberimiz (s.a.v) bir başka hadis-i şerifinde de “Ramazan ayından sonra en faziletli oruç zamanı Allah’ın ayı Muharrem’dir” buyurmuştur. Fakat sadece aşure gününde oruç tutulması doğru görülmemiş, bunun yanında bir önceki ve sonraki günün de oruçla geçirilmesi tavsiye edilmiştir. Ramazan orucu farz kılındıktan sonra ise aşure günü oruç tutulması sünnet olarak devam etmiştir.
Peygamberimiz (s.a.v) bir hadis-i şerifinde: “Her kim aşure gününde ailesine ve ev halkına ikramda bulunursa, Cenab-ı Hak da senenin tamamında onun rızkına bereket ve genişlik ihsan eder” buyurmuştur. Bu nedenledir ki herkes bu günlerin faziletini bilerek ailesine, akraba ve komşularına ihsanda bulunursa şüphesiz sevabını kat kat alır.
Ancak Peygamberimizin (s.a.v) ciğerparesi Hz. Hüseyin’in bu günde şehit edilmesi Hz. Peygamber’i ve Ehl-i Beyti seven bütün müminleri derinden yaralamış gönüllerimizde silinmez izler bırakmıştır.
Yeni hicri sene İslam âlemine ve tüm insanlığa hayırlar getirsin inşaaallah!