7 yedi tepe üzerine kurulmuş İstanbul. Romalılardan Bizans’a , Osmanlı Devletinden günümüze birçok devletin siyasi, sosyal ve kültürel kalesi kabul edilmiş. Çok geniş bir tarih yelpazesi, iki kıtayı birbirine bağlayan coğrafi konumu, eşsiz doğal güzellikleri sanki cennetten bir köşe kılar İstanbul’u. Hakkında o kadar güzel şeyler yazılıp söyleniyor ki dünya tek bir ülke olsa başkenti İstanbul olurdu diyenler bile var. Haksızda değiller adı hadislere konu olmuş ender şehirlerden birisi İstanbul.Bizim için İstanbul 1453’te anlam kazanır. Fatih Sultan Mehmet’in çağ değiştiren fethi ve sonrası. Eşi benzeri olmayan bir fetih.Konstantinapol İstanbul adıyla anılmaya başladı o tarihten sonra..

İstanbul  yıllar geçmesine rağmen mükemmelliğinden  hiçbir şey  kaybetmemiş hatta gökdelen yığınlarına dönen birçok Avrupa şehrine örnek teşkil eder hale gelmiş. Büyük gökdelenler yok diye  tarih kokan bu şehirden şikayetçi olacakta değiliz. Taktınız mı kolunuza İstanbul’u zaman su gibi akıp geçiyor o daracık sokaklarda. İstiklal Caddesinden Taksim’e Üsküdar’dan Eminönü’ne sanki başka dünyaları yaşıyorsunuz. Sultanahmet Camii ve Süleymaniye Camii büyük ihtişamları ile size selam ediyor. Topkapı Sarayı, Dolmabahçe Sarayı tıpkı bir tarih kitabı gibi Osmanlı’da  yaşananları kısaca özetliyor size. Anadolu Hisarı ve Rumeli Hisarı zamanla dikleşircesine dimdik ayakta. Kapalı Çarşı ve Mısır Çarşısı bugün bile en gözde alışveriş mekanları. Bir kez baktınız mı Kız Kulesine yada Galata Kulesinedünya sadece o andan ibaret sanırsınız. Ayasofya İstanbul’un mihenk taşıdır adeta. Müzeler, köşkler, meydanlar, çeşmeler, türbeler ve daha niceleri .. 

Bu kadar güzelliğin insanı etkilememesi imkansız. İşte bu güzellikler karşısında duygularını düşüncelerini kaleme almış birçok isim var. İstanbul belki de adına en çok şiir yazılmış dünya şehridir. Çünkü herkes kendinden bir parça bulur İstanbul’da platonik bir aşk besler İstanbul’a.

Evliya Çelebi Seyahatnamesinde Nedim ise birbirinden güzel şiirlerinde sıkça konu edinir İstanbul’un kendilerinde bıraktığı izleri. Arif Nihat Asya ‘’Yürü, hala ne diye oyunda oynaştasın?  Fatihin İstanbul’u fethettiği yaştasın.. ‘’ dizeleriyle Fatih ve İstanbul üzerinden gençliğe mesaj verir. Ziya Osman Saba ‘’ Öpüp başıma koymak istediğim şehir ‘’ diyerek duygularını anlatır. Gözlerinizi kapar Orhan Veli’ye kulak verirsiniz ; İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı; Serin serin Kapalıçarşı ..Cıvıl cıvıl Mahmutpaşa.. Güvercin dolu avlular.. Çekiç sesleri geliyor doklardan.. Güzelim bahar rüzgarında ter kokuları; İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.. Ve başka bir açıdan inceler Yahya Kemal İstanbul’u ‘’ Sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul ‘’ diyerek. Ve tabi ki üstad Necip Fazıl ..

Ruhumu eritip de kalıpta dondurmuşlar;

Onu İstanbul diye toprağa kondurmuşlar.

İçimde tüten bir şey; hava, renk, edâ, iklim;

O benim, zaman, mekân aşıp geçmiş sevgilim.

Çiçeği altın yaldız, suyu telli pulludur;

Ay ve güneş ezelden iki İstanbulludur.

Denizle toprak, yalnız onda ermiş visale,

Ve kavuşmuş rüyalar, onda, onda misâle..

Mehmet Akif’ten Nazım Hikmet’e Cemal Süreyya’dan Atilla İlhan’a daha niceleri ..İşin ilginç tarafı İstanbul’a bu kadar sevgi duyan değer veren şair olmasına karşın İstanbul’da umduğunu bulamayan İstanbul’a kin besleyen isimler de vardır edebiyatımızda. Tevfik Fikret bunlardan birisi mesela. Avrupa özentisi bir kişiliğe sahip olan Tevfik Fikret yalnızlık, umutsuzluk duyguları içinde ‘’Sis’’ şiirini kaleme almış, edebi sınırlar içinde İstanbul’a hakarete varacak ifadeler kullanmıştır.                                                                                             Sadece şiirler değil elbette bir çok roman ve hikaye de yazılmıştır İstanbul hakkında. Peyami Safa'nın "Fatih-Harbiye" adlı romanı, roman adından da anlaşılacağı üzere bu iki semt içerisinde geçer ; doğu kültürü ile batı kültürünün İstanbul’da nasıl farklılıklar gösterdiğini anlatır. Ahmet Hamdi Tanpınar ‘’ Saatleri Ayarlama Enstitüsü ‘’ romanında kitabın konusuna paralel olarak İstanbul’un tasvirini yapar. Daha saymakla bitiremeyeceğimiz roman hikaye ve şiir .. Bu eserler İstanbul’a hiç gitmeyenler yada gidemeyenler için daha farklı anlamlar taşıyor olmalı.. Başkadır bu şehir ..İstanbul’a gitme imkanı olup ‘’ İstanbul benim hayallerimin şehri eğer görmeye gidersem hayallerimde ki İstanbul yıkılır‘’ diyecek kadar İstanbul aşığı insanlarvar bu memlekette .. 

 

 

 

 

 

 

-