Çünkü kıyamet günü; melekler, yeryüzü ve gökyüzü, gece ve gündüz, iyilikler ve kötülükler, yenilen-içilen ve faydalanılan her nimet, vücudun bütün âzâları da dahil her şey insanoğluna karşı şahit tutulacaktır.
Buna karşılık aynı yeryüzü, kâfir ve günahkârların aleyhinde şahitlik ederek “Bu kişi üzerimde Allah’a şirk koştu, zina işledi, içki içti, haram yedi…” diyecektir.
Merhametlilerin en merhametlisi olan Ulu Allah (c.c) kâfir ve günahkârları inceden inceye sorguya çekerken vay hallerine!
Mümin, Allah’tan korkan; vücudunun bütün âzâları ile Allah’tan korkandır! Mümin üzerinde Allah korkusunun yedi alâmeti vardır:
1- Allah korkusu taşıyan mümin; dilini yalandan, dedikodudan, koğuculuktan, iftiradan, boş konuşmaktan alıkoyar. Bunlar yerine zikirle, Kur’an okumakla ve ilmi konuşmalarla meşgul eder.
2- Allah korkusu taşıyan mümin; başkalarına karşı kalbinde düşmanlık, iftira ve kıskançlık barındırmaz. Çünkü kıskançlık iyilikleri mahveder.
3- Allah korkusu taşıyan mümin; haram yiyeceğe, haram içeceğe, haram giyeceğe… Kısacası haram olan hiçbir şeye bakmaz. Dünyaya aç ve hırslı gözlerle değil, ibret almak amacıyla bakar.
4- Allah korkusu taşıyan mümin; karnına haram lokma sokmaz. Çünkü haram lokma yemek ağır günahlardan biridir.
5- Allah korkusu taşıyan mümin; ellerini harama değil, Allah’ın rızasına uygun şeylere uzatır.
6- Allah korkusu taşıyan mümin; ayaklarıyla günah işlemeye doğru değil, Allah’ın emrine uygun ve O’nun rızasını kazandıracak işlere doğru yürür. Âlimlerle ve iyi amel işleyenlerle buluşmak gayesiyle adımlarını atar.
7- Allah korkusu taşıyan mümin; ibadetlerini sırf Allah rızası için yapar. Riyâdan ve münafıklıktan kaçınır.
Mümin daima korku ile ümit arasında bulunmalı, çirkin hareketlerini terk ederek Allah’a tövbe etmelidir. Salih amellerini artırma gayret ve çabası içinde bulunmalı, Allah’ın rahmetinden asla ümit kesmemelidir.