Bir türkü vardı, Azeri ağzı, kültürünün iyi örneği belki de:”Size selam getirmişem..”

Biz bu türkülerle büyüdük, öykündük ve hep duamız; o selamın kelamını da görmek ve yaşamaktı.

Sanki sürgünümüz bitecekti.!! Bizim de “Yenilgi yenilgi büyüyen” ya da uykuya dalmış düşlerimiz vardı. Hadi çocuklar deyip, bismillah, demiştik..
Ve buyurun, hikayelerimize..

Şöyle not düşmüşüm o günlere;

Körlere,sağırlara,abdallara ve yorgunlara.. Ve yaşarken ölenlere ve zalimlere ve zulme sırt dönenlere...  İki çift sözümüz olacaktı, güya..Sözleşmiştik ; gönlümüzü aşkımızla katık ederek yola çıkmıştık.Önce sevgilinin haberi , kokusu,nefesi gelecekti.. Geldi de.
Düştük ılık bir rüzgarın peşinden onu aramaya.Dokunursak büyü bozulacak, bunu biliyorduk, sanal alemdi gezdiğimiz yerler..

Ve  ‘ O ‘geldi ansızın..! Darmadağın halde...Bitkin, bezgin, umarsız, duyarsız ve “ben nerdeyim, siz kimsiniz” der gibiydi...
Oysa, yola çıkmıştık biz dostlarla, sevgiliyi aramaya, azığımız aşk ve çileydi...Uzun yola çıkmıştık ve kısa sürdü dönüş yolculuğumuz.
Bir de baktık ki, karşımızda allanıp-pullanmış denizkızı:demokrasi..!

Nerden nereye... Haydaaa bu da nerden çıktı şimdi demeyin. İmbikten çıktı, nerden olacak...

 (yıl 2003)

İlginçtir ki, misyonunu kaybeden bir toplum, topuzunu kaçırmış bir kantar gibidir. Tartma becerisi ölmüştür artık.
Misyon ölmüştür, sıra vizyondadır...Siyasette, vizyon da gidince geriye ne kalır? El cevap: bir başka misyon, ama ne!

Burada,’Nihansın dideden’ şarkısı gitmez, tamam!Ama, ‘ayrılık, yamannnn kelime’ gider…
(yıl 2004), diye sürdürmüşüz, notları.

Ama Ozan’ın alttaki sözlerini yeni görmüşüz, maalesef:

Bakarsın ki vefasızdır bir adam

Uzak dolaş arkasına takılma

Sakın ülfetine aldanma her dem

Aklın topla ataşına yakılma (Posoflu Zülalî)’

Aslında, 1999 yılında teşhisi koymuşuz ama, insan işte, unutkandır..

“İp puştun elindeyse, suyun başında tilki varsa, zamanında tohumlar iyi atılmamışsa..

Ve dahi koruk olmaya hüküm giymişse umut memurları.

Kim bunlar;  yani siz, biz, yani( tenzih edebileceklerimiz dışında kalan) hepimiz...

Nolcek şimdi? İki hatta üç-beş düşünüp bir yürüyeceğiz.

Ben yine öfkeyle(yani memurluğuna aday olduğumuz intikamla) devam edeceğim yaşamaya”

Bazıları bu satırlar arasında neden ‘İSİMLER’ yok diye soruyor.
İsmi lazım değil diye, güzel bir deyimimiz vardır, bizim.Lazım olsa, yazarız.Yok işte!..

Hatıraları aralamaya devam..