Müslümanların iki büyük bayramı vardır. Bu bayramlar Ramazan bayramı ve Kurban bayramıdır.
Cenâb-ı Hak, Kur’an-ı Kerim’inde : “Fesalli lirabbike ven har” buyurmuştur. Manası: “Rabbin için namaz kıl ve kurban kes” demektir. Peygamberimiz Hazreti Muhammed Aleyhisselâm Efendimiz de: “Kim ki, bir geçim genişliği bulur da Kurban kesmezse hiç bir zaman camimize yaklaşmasın buyurmuştur.” İşte böylesine önemli ve sayısız hikmetlerle dolu bir ibadettir kurban!
Kurban bayramı sabahında 20 miskal altını (85 gr) veya bunların karşılığı para (8.500 tl) veya mala sahip bulunan her Müslüman’a Kurban kesmek vaciptir. Bu ibadet kurban olacak hayvanın usulüne uygun olarak kesilmesiyle yerine getirilir. Bedelini infak (fakir ve muhtaçlara yardım) emekle kurban ibadeti yerine getirilmiş olmaz.
Teşrik tekbirleri (Allâhü Ekber, Allâhü Ekber, Lâ ilâhe illallâhü vallâhü ekber, Allahü Ekber ve lillâhil-hamd.) arefe günü sabah namazından itibaren başlar bayramın 4.gününe kadar namazın farzlarından sonra okunur. Unutularak okunmaz ise hatırlanınca okunur.
Deve, sığır, davar kurban edilmesi câiz olan hayvanlardır. Devenin beş yaşında olanı, sığır ve mandanın iki yaşında olanı, koyun ve keçinin bir yıllığı kurban edilir. Koyun ve keçi ancak bir kişi için kurban olarak kesilebilir. Deve veya sığır yedi kişinin kurbanı olarak kesilebilir. Ancak bu kişilerin hepsinin kurban niyeti taşımaları şarttır. Bayram namazından evvel kesilen hayvan kurban sayılmaz. Kurbanın mutlaka bayram namazından sonra kesilmesi gereklidir. Kurban; bayramın 1.nci, 2.nci ve 3.ncü günlerinde kesilebilir.
Kurban kesenler; kurbanın etlerini öncelikle fakirlere dağıtırlar. Eş ve dostlarına yedirir ve kendi evinde bırakırlar. Kalabalık aileler; ihtiyaç duymaları halinde kurban etini hiç vermeden kendileri de yiyebilir. Fakat kesilen adak-nezr kurbanı ise kurbanının etinden; kurbanın sahibi, anası, babası, dedeleri, çocukları, torunları yiyemez. Adak-nezr kurbanının eti yalnız fakirlere hayır olarak dağıtılır. Kurbanın derisi ise para ile satılamaz. Eğer satılırsa o para, hayır olarak verilir.
Kurban bayramı süresince iş ve görev gereği yolculuk halinde bulunan kimse gerek kurbanlık temin etme ve kurbanı kesme, gerekse kesilen kurbanın etini değerlendirme ve dağıtma açısından bilgi ve imkâna sahip değilse veya elindeki parayı daha tedbirli harcaması gerekiyorsa; dinen yolcu olan bu kimseler isterlerse kurban kesmeyebilirler.
Günümüzde yolculuk imkân ve şartları büyük ölçüde değişmiştir. Bayramda tatil uygulamasını fırsat bilerek yurt içi veya yurt dışına geziye çıkan, yazlığına giden, memleketine giden kimseler dinen yolcu hükmünde sayılmazlar ve söz konusu ruhsattan yararlanamazlar. Bu durumdaki kimseler önceden gerekli tedbirleri alarak vekâleten kurbanını kestirmeli ya da bulunduğu yerde kurbanını kesmelidir.
Cenab-ı Hak Hz. İbrahim Aleyhisselâm’ı çok büyük bir imtihana tabi tuttu. Hz. İbrahim ve oğlu İsmail Allah’ın emrine teslim oldular ve bu imtihanı başarı ile kazandılar. Allah onları mükâfatlandırdı ve Hz. İbrahim’e oğlunun yerine kurban edilmek üzere büyük bir koç gönderdi. Allah Teâlâ Hazretleri, Hazreti İbrahim’i kendisine dost etti. İşte Müslümanların kurban keserek ulaşacağı mükâfat bu; Allah’a dost olmak! Müslüman için ne büyük mükâfat bu! İşte bu nedenle bayramdır kurban.
Kurban ve Ramazan bayramları İslam’ın en büyük iki bayramıdır. Bu bayramlar başka bayramlara kesinlikle benzemez. Başka bayramlarda fakirler düşünülmez, akla bile getirilmez çoğu zaman. İslam’ın bayramında fakirler ön plandadır daima. Zekâtlar, fitreler, sadakalar, kurbanlar… Bu incelikten anlaşılır ki, İslam’ın bayramları tüm insanları birbirlerine sevdirmeyi ve kardeş yapmayı amaçlar. Bu yüksek duygu, İslam’da ve İslam’ın bayramlarında esas alınmıştır.
Ya çocukların bayramı! Ya onların sevinç ve neşeleri!
Bu bayram Allah’ın bayramı; Kurban bayramı! Bir de üçüncü büyük bayram var Müslüman için o da ahirette!