Ocak ayının onuncu günü, yağmur yağıyor ancak hava ılıman.
Kış gelecek gibi görünmüyor ki, bu bilim adamlarının ”Dünya ısınma sürecine girdi’’ savını doğrular gibi görünüyor. Ben de bunu fırsat bilip Ocak ayı içinde denize girdim ve hiç çıkmak istemedim. Ancak su kaynaklarının iyice azalması yaşam kalitemizi düşürmeye yönelik. Kullandığımız suyun kıymetini bilmek zorundayız. Gerek hijyen açısından gerekse yaşamamız için su olmazsa olmazımız. Yemek yemeden bir hafta on gün yaşama tutunmamız mümkünken susuz yaşam iki günden itibaren bizi silkeler ve üç dört gün içinde öldürür. Yaşamda kalabilmek için idrarlarını içen insanları anımsayın.
Bu arada idrar dışarı çıktığında sterildir. Bekleyen idrar enfekte olur.
Hem temizliğimiz için hem sağlıklı yaşam için suyumuzu kontrollü kullanmamız gerekiyor.
Son yapılan araştırmalar gösterdi ki günde en az sekiz bardak su içenlerin içmeyenlere oranla daha uzun süre yaşıyorlar. Hemen bütün yazılarımda bahsettiğim gibi “SU HAYATTIR”.
Sağlığımız öncelikle bize bağlı. Çevresel faktörleri tamamen kontrol etmemiz mümkün olmayabilir. Oysa kendimizle ilgili alışkanlıklarımızı kontrol etmek elimizde.
Beslenme, egzersiz, yürüyüş ve sosyal yaşama katılma kültürümüzü yeniden geliştirmek bizim elimizde. Ruhsal rahatlama bedeni rahatlatır. Ruhu rahatlatan en güzel sosyal aktiviteler sanat ve spordur. Bunların yanı sıra birilerinin yaşamına dokunmak, bir gencin öğretimine destek olmak zaten kültürümüzde var olan ancak unuttuğumuz ve bireysel yaşama dönerek boş verdiğimiz geleneklerimiz.
Hem kendimizi düşünerek ve severek, hem de çevremizdeki insanları düşünüp severek ve bol su içerek sağlıklı ve mutlu yaşamamız dileğiyle saygılarımı iletiyorum.
E-posta:[email protected]