Bir millet niçin istiklal marşı yazar. Veya şöyle soralım bir millet veya devlet neden bir marşa ihtiyaç duyar? Uluslararası arenada mahcup olmamak, diğer devletler yanında bizde de bir şeyler var demek için mi? Belki bazı devletler için böyle bir açıklama yeterli ve makul olabilir. Ama bizim için bu tarz bir düşünce kesinlikle doğru değildir. Zira bizim İstiklal Marşımız gerçekten İSTİKLAL MARŞIDIR.
Daha filizlenmemiş, hatta temelleri bile atılmamış olan bir devletin ve yıkılan bir imparatorluğun küllerinden tekrar doğrulmaya çalışan bir milletin ümididir o. Ve hayatta kalma mücadelesi veren bir milletin diriliş destanıdır. Bu ve benzeri pek çok açıdan eşi benzeri olmayan bir şiirdir o. Hayır sadece basit bir şiir değil, bir aşığın duyguları, bir gönül insanının terennümleri, inleyen nağmeleridir. Tümüyle yaşadıkları, duyguları ve hissettikleridir.
İstiklal marşımızın yazılması, kabulü, bestelenmesi bile destansı özellikler taşımaktadır. Yazılması sırasında yaşananlar herkesin malumudur. Ismarlama olarak M. Akif’e sipariş edilmesi, diğer yazılanların kabul görmemesi bile kendi içinde özel bir durumdur. .O günün akademik ve siyasi camiasında var olan ‘ bunu ancak Akif yazar ‘düşüncesi, diğer şiirlerin beğenilmemesi sonucu oluşmuş bir düşünce değildir. Herkes bunu Akif’ten beklemektedir. Tertip komitesine göre öyle bir şiir olmalı ki hem o günkü şartları, yaşananları ifade edebilmeli hem de geleceğe dönük ümit verici olmalıdır. Tabiî ki daha önceden Çanakkale Destanı ile o boğaz harbini mükemmel bir şekilde ifade eden Akif, İstiklal Marşı için biçilmiş kaftan idi. M. Akif’in bu noktada ne kadar isabetli bir seçim olduğu yazdığı şiirin hem edebi veçhesi hem de taşıdığı duygu ve ruh yönüyle açıkça anlaşılmaktadır.
Akif bu şiiri meclise gelmeden önce birkaç farklı yerde yayınlatarak halka arz etmişti. Böylece halka mal olan marş daha sonra mecliste defalarca okunarak alkışlarla kabul edilmiş ve halkın malı olmuştur. Hatta Merhum Akif İstiklal Marşı’nı Safahat’a almayarak halkın malı olduğunu kendide ifade etmiştir.
Bestelenmesi bile duygusal hatıralar taşıyan İstiklal Marşı sahip olduğu bu anekdotlar itibari ile dünyadaki diğer marşlardan çok çok ileridedir.
Devlet törenlerinde çoğu kez sıkılan veya sıkıcı bulan halkımız İstiklal Marşı söz konusu olunca aşk ve şevkle katılmakta ve söylemektedir. Yıllardır okullarımızda resmi törenlerde okunarak tekrarlanan bir seranomi olmasının yanında halkımızın kalbinin en derin yerinden benimsediği bir marş olmuştur.
İstiklal Marşı sözleri ile taşıdığı mana ile dinleyene kısa bir Türk tarihi gezintisi yaptırmakta ve bu tarih içinde BİZİM MEDENİYETİMİZDEN işaretlerle bahsetmektedir. Örneklerle gerçek medeniyeti tüm dünyaya haykırmaktadır.
İstiklal ile Hilal Arasındaki Bağ
Bayrak ile halkımız arasındaki aşkı, muhabbeti ifade sadedinde:
‘Çatma Kurban Olayım Çehreni Ey Nazlı Hilal’
Derken naz makamında hilalin-bayrağın esaretten dolayı mahzun olduğunu ifade etmektedir.
‘Kahraman Irkıma Bir Gül… Ne Bu Şiddet Bu Celal? ‘
Diyerek özür beyanı ile seni bu esaretten kurtaracak olan ırkıma-halkıma gül..,Gül ki onlara moral ver… Ver ki istiklal için canımızı feda edebilelim
Eğer aramızda küskünlük olursa
‘ Sana Olmaz Dökülen Kanlarımız Sonra Helal ‘
Diyen Akif’in aslında ne kadar da dindar ve inançlı olduğunu hissediyoruz. Zira helalliğe dikkat edilmezse kanları dökmenin de bir anlamı yoktur. Çünkü İslam’a göre ancak mukaddes değerler uğruna kan dökülebilir, yoksa kan akıtmak en büyük günahlardan biridir.
İlerleyen kıtalarda sancak-bayrak ve ülke esaretten kurtarılmış, böylece helalleşmenin kapısı aralanmıştır.
Artık hürriyete kavuşmanın getirdiği rahatlıkla
‘ Dalgalan Sende Şafaklar Gibi Ey Şanlı Hilal’ denmekte ve özgürlüğün tadı Vurgulanmaktadır.
Akabinde
‘ Olsun Artık Dökülen Kanlarımın Hepsi Helal
Ebediyen Sana Yok, Irkıma Yok İzmihlal’ derken ‘ hem bayrakla helalleşmekte hem de ‘Allah bir daha bu millete istiklal marşı yazdırmasın’ demeye getiriyordu.
Zira
‘ Hakkıdır, Hür Yaşamış Bayrağımın Hürriyet
Hakkıdır, Hakk’a Tapan Milletimin İstiklal’