Kozanda evimiz bahçeli, rahmetli babam Ziraatçı olunca bahçemizde çalışmamak mümkün değildi.
Babacığım kazmayı istediğinde, ayağımda terlikle ters dönmüş tırmığa basıvermişim. Ertesi gün münazaram var ve konusu da ‘’Çok gezen mi yoksa çok okuyan mı bilir’’di. Ayağım sargılı sandalyeye uzatarak katıldığım münazara kolu başkanı olarak çok gezeni savunmuş ve kazanmıştık. Elbette bu sadece bir tartışma konusudur ve okumadan gezmenin hiç bir anlamı olmadığını da biliyordum o yaşlarda. Gençlerle konuşurken, üniversite sınavından yüksek puan almamı, okuduğum kitaplara borçlu olduğumu anlatırdım.
Kitaplar yaşamımızın olmazsa olmazları. Hemen her kitapta kendimizden bir parça illaki buluruz. Sıkıldığımız kitabı bitirmek zorunda değiliz. Ancak gerek geçmişimizle ilgili gerekse günümüze hitap eden kitapları okumak bizlere sadece bilgi vermez. Hem konuşacak artı değerler katar bizlere, hem daha hızlı okumamıza ve yazı yazabilmemize neden olur.
Ben de gezen kazanır savına uyarak eşimle birlikte ülkemin çeyrek bölgesini dolaştım. İzmir Didim Denizli sonrası ver elini İstanbul. Aşık olduğum çocukluk yazlarımı geçirdiğim, şanlı okulum Kuleli Askeri Lisesi okul yıllarım ve son olarak da ihtisasımı aldığım kent. Avrupa'nın büyük bölümünü, Amerika’yı ve Rusya'yı gezmiş biri olarak duygusal davranmadan rahatlıkla söyleyebilirim. İstanbul dünyanın en güzel kenti. Avrupalı bir gazeteci ‘’Dünyada herkesin sahip olmak istediği kent’’ olarak tanımlamıştı İstanbul’u. Şair ise İstanbul'u sevmezse gönül aşkı ne anlar dememiş miydi?
Yolculuğumuz Adana’ya kadar uzandı. Bereketli toprakları olan Çukurova’yı özlemiştim. Doğduğum ilk ve orta öğrenimimi yaptığım Kozana gidince bambaşka duygulara büründüm. Yayla evimizin bahçesinden ayrılmak gelmedi bir türlü. Hem akrabaların hem arkadaşların Adana insanının alışık olduğu sıcak ve samimi karşılamalarını unutmamız mümkün değildi. Depremin yaralarını sarmaya çalışırken bizde arada hafiften sallanmadık değil.Allah hem Adana’mızı hem bütün ülkemi depremlerden korusun. Sahil yolundan Antalya ve sonrası Denizli'ye dönüş. Taşucu’ndan Antalya’ya sahil yolundan gitmediyseniz imkanınız varsa mutlaka bir kez gidin. Olağanüstü manzaralara doyamıyorsunuz. Ülkemin her bir köşesi ayrı güzel. Bol bol okuyup fırsatımız oldukça gezmek ne güzel olur.
Ülkem insanında genel anlamda gezme kültürü biraz zayıf. Oysa farklı yerler farklı kültürler bizlerin bütünleşmemize katkı sağlar. Küçük küçük birikimlerinizle büyük hayallerinizi gerçekleştirip, sağlıklı ve mutlu olmanızı yürekten dilerim.
Lütfen sağlığınız için bol su içelim. Sağlık ve sevgiyle kalın…