Çeşitli maddelerin böbrekten atılırken, nüvelerin (çekirdeklerin) atılamayıp tutulması sonrasında, arkadan gelen aynı tip maddelerin nüveleri büyütmesi sonucu taş hastalığı ortaya çıkar.
Akan su pis tutmaz. Su içmezsek nüveleri atamayız ve taş oluşmasını kolaylaştırırız. Sizlere sürekli SU diyeceğim çünkü SU hayattır.
Saçlarımız, akciğerlerimiz, bağırsaklarımız, böbreklerimiz ve en önemlisi tüm vücut için en güzel ilaç SUdur.
Taşlar içeriklerine göre çeşitlilik gösterir. Unutulmaması gereken iki husus vardır.
İlki; kişi yaşamında bir kez taş düşürmüş yada taş tedavisi olmuşsa, kalp, şeker gibi taş hastası olmuştur. Bu nedenle de sürekli kontrol edilmesi gerekir. Özellikle kadınlarda taş riski varsa gebelik öncesi mutlaka kontrol edilmelidir. Hem gebelik hem taş kişiye çok ağır yüklere neden olabilir.
İkincisi genetik (ırsı) geçiş olabilmektedir. Taşlar sadece sancı vererek kendini göstermez. Sinsi bir şekilde böbrekleri çürütebilir. Tüm organlarımız gibi Ürogenital organlarımızı da yılda bir kez kontrolden geçirmeliyiz. Hastaların büyük bölümü taşa bağlı böbreklerin çürümesi sonucu diyaliz tedavisine muhtaç olurlar. Lütfen taş oluşumuna engel olmak için SU içelim, böbreklerimizin hasar görmemesi için kontrolleri ihmal etmeyelim.
Taş oluşmuşsa önce kendimiz düşürmeye çalışalım. İp atlayarak, merdivenleri zıplaya zıplaya inerek, kasisli yollarda arabayla hoplayarak, sıcak suya girerek ve en önemlisi SU içerek.
Zeytinyağı-limon, yoğurt suyu, kayışkıran otu, karaçalı kökü, kaya balığının özel noktası taş düşürmede etkili olabilir.
Taş düşmüyorsa, böbrekte büyümeye neden oluyorsa, enfeksiyon ve aşırı kanamaya neden oluyorsa; taşın yerine ve büyüklüğüne göre ESWL (dışardan ses dalgalarıyla kırma), Üreterorenoskopi (Kanala ulaşıp orada kırma), Mesanede kırma son çare ise açık ameliyat.
Sağlıklı ve sevgiyle dolu taşsız tasasız nice güzel günlere…