İRAN TUZAĞAMI DÜŞTÜ?
Bunun üzerine İran hemen Esed lehine tutum aldı ve göstericileri batının işbirlikçileri olarak niteledi. Gösterilerin artması ve çatışmaya dönüşmesi üzerine İran tutumunu gözden geçirmedi, Esed’e olan desteğini açıktan sürdürdü. Hatta bir kısım Devrim muhafızları da çatışmalara katılmak üzere Suriye’ye gitti. Nitekim bunlardan bir kısmı muhaliflerin eline düşünce İran; bunlardan bazılarının ‘emekli devrim muhafızları’ olduğunu kabul etti. Kısacası İran’ın Esed’e olan desteği sürmekte.
Ancak gösterilerin çatışmaya dönüşmesi bu çatışmanın neredeyse iç savaşa dönüşmesine rağmen batının desteği bir anda kayboldu. Türkiye dışında muhaliflere açık destek veren ülke kalmadı.
Muhalifler zor durumda kaldığı gibi Esed de sonucunda kaybedeceğini bile bile acımasız tavrını sürdürüyor. Ancak mevcut durumda Suriye hiçbir zaman eski gücüne kavuşamayacak şekilde yara alıyor.
İran’ın Esed’in yanında yer almasının nedeni hiçbir zaman mezhebi bir yaklaşımın sonucu değildi. Suriye’nin Lübnan Hizbullah’ına açık desteği ve İran’ın Hizbullah’a olan yardım ve desteğinin Suriye üzerinden ulaştırılması İran’ın tavrında belirleyici olmuştur.
Geldiğimiz noktada artık Esed’in süreç uzasa bile iktidarda kalamayacağı kesinleşti. Ancak İran ve “Lübnan Hizbullah’ının” Esed’e olan desteğinin sonucu olarak Esed sonrasında ne olabileceğine ilişkin bir öngörüde bulunmadığı da ortadadır. Muhalifler iktidara geldiğinde hiçbir zaman Esed’e destek olan İran ve Hizbullah’a iyi gözle bakmayacağı ve müşterek çalışma imkanının ortadan kalkmakta olduğu da bir gerçektir. Bundan en fazla zararı Filistin’liler ve Hizbullah, daha açık söylemle gene Ortadoğu’daki Müslümanlar zarar görecektir. Peki bu olmayabilir miydi?
Bu mümkündü. Ancak İran kendini düşmanı ilan ettiği Amerikaya göre konumlandırmaya alıştığı ve bunu bir refleks olarak sürdürdüğü için bu hataya düştü. Bugün artık muhaliflere Amerika’nın ve batının desteği artık yoktur. Muhaliflerin mücadelesi sürecektir. Esed mutlaka gidecektir. Ama sürecin sonunda bırakın Hizbullah’a yardım eden Suriye’yi, kendisine bile yardım edemeyen etnik ve mezhebi bölünme tehlikesi ile karşı karşıya bir Suriye kalacaktır. Oysa, zaman bakımından bir adım ötede İran’ın da benzer şeyle muhatap olmayacağının garantisi yok!.. Halbuki İran-esasen KUM- kendini Amerika’ya göre konumlandırma refleksi ile hareket etmemiş olsa ve Esed’e destek vermemiş olsa idi muhtemelen bugüne kadar Esed gitmiş olacaktı ve Suriye bu kadar büyük yara almamış olacaktı.
Sonuçta İran büyük bir hata yapmıştır ve Amerika’nın aldatıcı konum belirleme oyununa gelmiştir. Ve İran’ın bu hatasının olumsuz sonucunda, Müslüman halklar zarar görmüştür. İran’ın yaptıkları; diğer toplumlarda - tabir yerinde ise- imanlı bir kişinin kendini şeytana göre konumlandırmaya çalışması algısı uyandırıyor.